14 Temmuz 2010 Çarşamba

Back from Tranquillity....

Tatilden döndüm, bahsetmiş olduğum resimleri henüz kıçımı kaldırıp bilgisayara yükleyemedim, pazartesi günü ofise geldiğimde tam bir haftalık iş masamda yığınla beni bekliyordu, filmlerdeki gibi deste kağıt vardı. Yazılması gereken yönetim kurulu kararı, o kararın iç yazışmaları falan derken pazartesim çabucak geçiverdi.

Ankara yanıyor hatta kaynıyor, tam en sıcak havasına gelmişim buranın allahtan ofiste klima varda sorunsuz bir şekilde oturuyoruz. Yıllık izin zamanları üniversitede kimse kalmadı ofisler kapalı, aradığımız kişiler yerinde yok falan hafif sakin geçiyor, ama yarın üniversite puanları açıklanıcak, o zaman gene tercihler için heyecanlı bir sürü yeni öğrenci ile dolacak burası. Öyle böyle derken ağustos ayına az bir zaman kaldı, bakalım benim görev değişimim ne zaman olucak.

Dün kafamda yazmak için bir sürü post konusu vardı fakat bugün tam bir boşluk var kafamın içinde. Gezegenlerin dizilişinden midir, yada 11 Temmuzdaki tutulmadan dolayımıdır nedendir bilmiyorum, kafamın içine girseniz kaybolursunuz öyle böyle değil bir ton düşünce var ve galiba amerikan filmlerinde olduğu gibi gerçeklik ve hayali birbirinden ayırdedememe durumu yaşıyorum, kafamdaki düşüncelere inanıyorum, bunlarıda bir güzel sanki yarın gerçeleşecekmiş gibi Mr. Wayfarer'e anlatıyorum, çocuk bunaldı artık sıkıldı, çokda haklı...

Dün kendisiyle şakalaşırken "kalpsizsin sen" dedi bende üzülmemek için kalbimi çıkardım bir kavanoza koydum dedim hatta dedim benim kavanozum çingene pembesi ama mat bir renk değil açık renkli kapağıda altın renginde ruhuma yakışan allı pullu. Seninki nasıl dedim o çok tarif edemedi, yazık.....

Dün ofiste benim eski katımdaki çayocağından kahve almak için aşağıya indim, çok sevdiğim(!) insanlardan biri ne kadar neşeli, güzel ve cıvıl cıvıl göründüğümü söyledi sonrasında da yoksa evleniyor musun diye sordu; hahahahah.... NEDEN?

Evlenen insanlar mı sadece öyle neşeli şenşakrak gezerler? Güldüm keşke evlensem dedim ahahah ne diyim, ayak üstü bir hikayede yazabilirdim ama allah muhafaza sonrasında nerden ne hikayeler duyabilirdim. Sonrasında da hala kalbin boş mu diye büyük bir acıyla sordu...

Akşam annemle Fransız Büyükelçiliğine 14 Temmuz kutlamalarına gideceğiz.

1 yorum: