8 Kasım 2012 Perşembe

I used to dream more

Zaman çabuk geçiyor, öğretmenlikte yedinci ayıma girdim. Zor... gerçekten zor... worksheetler, quizler, sınavlar, projeler derken zaman o kadar hızlı akıp gidiyorki tutamıyorum. Şimdi ben ikinci kademe öğretmeniyim yani öz türkçe ile ortaokul öğretmeniyim, toplamda 4 tane sınıfım var, yeni 4+4+4 sistemine göre 5. sınıflarda artık ortaokul oluyor... 

Normalde bir sene deriz ama siz o bir senenin ne kadar önemli olduğunu biliyor musunuz? 5. sınıflar ortaokul değil onlar daha ilkokul ama biz onları bir anda ortaokul kalıbına sokmaya çalışıyoruz..... Hepimiz için zor. Ama bir o kadar da keyifli.... Okulda çocuklarla birlikte olmak o kadar güzel ki size bunu anlatamam o kırk dakika benimle birlikte sınıfta olmanız gerekiyor....

Öğretmenimmmmm diye sarılıyorlar size, kağıtlara birşeyler çiziyorlar sizi çok seviyoruz yazıyorlar bundan daha güzel birşey olabilir mi?........

Olamaz......

2 Ağustos 2012 Perşembe

I'm back darling....

Dünyanın bir diğer ucundan geldim, çok alışmışım pasaportumdan ayrılamadım bir süre onunla gezdim, on beş günde sigortaları ters bağladım, eskiden sevdiğimi artık sevmedim, eskiden sevdiğimi daha da çok sevdim, yürüdüm, güldüm, düşündüm, kıyasladım, bol bol yedim, içtim, anlattım, konuştum, dinledim, bavul boşalttım bavul doldurdum, romantik komedi filmlerinde tek başıma ağladım, konular üzerine fazla düşünmeyi bıraktım, güneşte olgunlaştım, ikilemde kaldım, ikileme bir bilinmeyen daha ekledim. Üzüldüm, vazgeçtim, geri döndüm...... İşte on beş gün böyle geçti....

Şimdi yirmi gün için tekrar bavul doldurdum, iki aylığına kiraya verdiğim deniz kum güneşime gidiyorum, hayatımı sadece parmak arası terlik şort tişört olarak yaşamaya gidiyorum....

30 Haziran 2012 Cumartesi

Ben bu aralar işte böyleyim...

Sıfırdan başlayanlar diyarının kulüp yöneticisi, hayat pınarı kaynağı, linguist hayat tarzının korkak takipçisi, hayal gücünü kaybetmiş prenses, boşvermişlik ile herşeyi çok ciddiye almışlık abidesi, anne gölgesinde yeşeren yeşil kız evlat bitkisi, deniz kum güneş üçlüsünü 2 aylığına kiraya veren ev sahibi, bavul toplama çanta hazırlama yodası, french oje devrimcisi, big apple yolcusu.... :)

31 Mayıs 2012 Perşembe

Eski dostum

Annem küçükken çok güzel deniz resimleri yaptığımı söylerdi, balıklar, yosunlar, deniz yıldızları... Ben herzaman denize aşık bir insan oldum, deniz kenarına gidince denizin kokusunu içime çekince mutlu oldum huzur buldum, canım her sıkıldığında denize koştum, ona anlattım....Her sene yaz tatilinde denize girerken şükrettim bu senede denize geldiğim için.

Gene başımın çok sıkışık olduğu bir zamanda denize koştum ona sarıldım, belki gerçekten ona dokunamadım ama sırf onu düşündüm onu yazdım onu anlattım ve gene deniz kurtardı beni...

Onun sayesinde şimdi gözlerinin içi gülen pırıl pırıl bakan yerlerinde duramayan bir sürü öğrencim var, örtmenim diyerek etrafıma toplanıyorlar, kıyamıyorum hiç birine... Çok çalıştım bunun için...Uyumadım, heyecanlandım... Hala çalışıyorum herşeyi yine ve yeniden öğreniyorum, yoruluyorum... Eve geldiğimde ertesi günün heyecanıyla uyuyorum....

- Örtmenimmmm yan sınıf ders yapmamış bizde yapmayalım...
- Hadi bakalım tamam başlıyoruz derse artık, ikinci ders düşünürüz bunu, şimdi kitaplarınızın 89. sayfasını açın..... 
-Örtmenimmmm 90. sayfa değil mi?
-????? Sen önce 89'ü aç.

Herşey üst üste gelince o hızlada gidermiş, hayaller ulaşılmaz değilmiş, insan elindekinin kıymetini elindeyken bilmeliymiş...Herşey için şükretmeliymiş. 

29 Nisan 2012 Pazar

Her sabah güneşi beklerken

Anneler genelde hep haklı çıkar, zaman eski zaman araba kullanmayı öğreniyorum annem hep dediki boşver otomatik vites hep öğrenilir sen düz vites öğren yeri gelince her türlü arabayı kullanabilirsin derdi,  tabi ben de bir asabiyet ben otomatik kullanıcam falan neyse yıllar geçti düz vitesten başka araba kullanmaz oldum, hatta o dereceki otomatik kullananlara hafif bıyık altından sırıtır oldum. Annem otomatiğe alıştı artık düz vites kullanamaz oldu.

Babamın arabası düz vites o artık araba kullanamıyor belki daha uzunca bir sürede kullanamayacak, ben hem kendiminki hem babamınkı olmak üzere tüm arabalardan sorumlu aile bakanı durumundayım. Ne yazılı ne sözlü olmayan bir şekilde evde görev dağılımı yapıldı dış alımlardan, ödemelerden ve ulaşımdan ben sorumluyum. Sabahları babamla rutin sporumuzu parkta tamamladıktan sonra sırayla gününe göre banka, postane, eczane, ev alışverişini tamamlıyoruz. Gün içinde programda olmayan bir ulaşım olduğunda hazır bir şekilde görevimi icra ediyorum. 

Şu sıralar hazır iş ararken, hizmet sektörünüde göz atıyorum her türlü misafir ağırlama, temizlik, alışveriş veya ulaşım gibi hizmetleri en iyi şekilde verebileceğime inanıyorum.

Bir önceki yazımda kader kısmet hayat konularında ahkam kesme ukalalığını kendime layık görmüşüm ancak herşeye şükür demek lazım, çok şükrediyorum ki geride bıraktığımız kış ayında bu başımıza gelmedi arabayı kardan çıkarmayı bırak kendimiz dışarı çıkamazken olsaydı diyorum ne banka ne eczane....

Her şerde bir hayır vardır, hep akşam olmaz güneş her sabah doğar.....

11 Nisan 2012 Çarşamba

Zaman durup seni beklemiyor

Zamanın herşeyin ilacı olduğunu zamanın herşeyi değiştirdiğini ilk defa bu kadar yaşayarak gördüm. Zaman herşeyi düzeltir, yaraları iyileştirir, kırık kalpleri tamir eder, çiçekleri açtırır, gökkuşağını çıkarır herşeyin bir yeri ve zamanı vardır.

Babam her geçen gün daha iyiye gidiyor her sabah parka gidiyoruz yürüyüşlerimizi yapıyoruz... yeme içmesi daha normale döndü, artık kendi kendine yemek yiye biliyor, ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü kendisi halledebiliyor..  İyileşmek için çok büyük bir azimle uğraşıyor....

Hayatımın hiç bir döneminde bu kadar kader ve kısmetçi olmamıştım ama hakkaten hayat biz plan yaparken olanlarmış, babamın düştüğü gün sınava girecektim ama sınav saatinde uçakla Adana'ya doğru gidiyordum, ertesi gün başka bir sınavım vardı onun yerine yoğun bakımın kapısında bekliyordum....

Artık çok büyük hırslarım kalmadı elbette isteklerim ve hayallerim doğrultusunda çalışıyorum ama bazı şeyleride akışına bırakmak gerekiyor zaten siz ne yaparsanız yapın herşey olacağına varıyor. Çok fazla üzülmenin veya çok fazla sevinmenin hiçbir anlamı yok.

Hayatınızda çok güvendiğiniz dostlarınız arkadaşlarınız bir anda orda olmuyor hiç beklemediğiniz insanlar yanınızda oluyor, geriye dönüp baktığınızda sadece aileniz hep yanınızda oluyor. Bir taraf çökerken bir taraf ayakta kalıyor...


Ne olursa olsun hayat hiçbir zaman durup sizi beklemiyor....

22 Mart 2012 Perşembe

9 Martta Hayat Durdu... Bugün günlerden 22 Mart

9 Mart cuma günü saat 10:00'da gelen bir telefonla herşey bir anda değişti.... Babanız bir kaza geçirdi.... Bu cümle kafamın içinde dönüp durdu, sadece o iyimi diye sorabildim.... Ardından gelecek olan cevaba hazır değildim.... İyi konuşuyor başının üstüne düşmüş.... Ankaraya helikopterle sevk etmeyi düşünüyoruz.... Bu konuşmadan sonra hiçbirşeye müdahale edemedik, hava muhalefeti nedeniyle Niğde'den Ankaraya sevk edilemedi ambulansla Adana'ya sevk edildi. Gün içindeki ilk Adana uçağıyla annemle kendimizi Adana'da bulduk.

Ve yoğun bakım günleri başladı bizim için, tam yedi gün yoğun bakımda kaldı babam... İnsan gerçekten başına gelmeden bilmiyor.. Çok zor... Her dakika göremiyorsunuz doktorların ağzından çıkacak olan iki kelimeyi bekliyorsunuz.. Aynı duvarlara, aynı koltuklara saatlerce bakıyorsunuz, zaman geçmek bilmiyor. Hastane kokusu içinize işliyor, üzerinize siniyor. Hastanedeki kötü çaya alışıyorsunuz, hemşireler, sekreterler arkadaşınız oluyor.

Herşey daha iyiye gidecek derken bazı aksaklıklar oluyor kalp ritmi bozuluyor, beyinde ödem oluyor... Apar topar ameliyata alınıyor, bu sefer ameliyathane kapısında bekliyorsunuz.

O kadar çok bekliyorsunuz ki artık size etki etmiyor. Babamda yakın geçmiş hafızası yok, kendisine nolduğunu unutuyor, bilmiyor...Sürekli aynı şeyleri tekrarlıyor, yemek yemiyor zorla sanki bir çocuğa yemek yedirir gibi yemek yedirmeye çalışıyorsunuz... Hadi baba bak benim için şu lokmayıda ye....

İşi bıraktığım için annemle ne kadar tartıştık ama Adanadayken anneme annelik yapan ben oldum, en sonunda o da iyi ki yanımdasın dedi. Bir taraf yıkıldığında bir taraf ayakta kalıyor, güçlü olman gerekiyor.

Biz şimdi gene bekliyoruz... Babam iyi olsun diye... İyi olsunki tekrar ameliyat olması gerekiyor, bu sefer gözünden.. Düştüğüne çarpmanın etkisiyle yüzünde kırıklar var.

Babamın kaza geçirdiği gün ben başvuruda bulunduğum iş için sınava girecektim vede ertesi gün, onun yerine sınav saatinde ben Adana uçağındaydım...

Hayat gerçekten siz plan yaparken olanlarmış.. Plan yapmak beklemek hiçbir işe yaramıyor... Hayat durup sizi beklemiyor.

Biz babamı bekliyoruz....