29 Nisan 2009 Çarşamba


Bugün çarşamba, haftayı yarıladık sayılır,Cuma 1 mayıs tatil:)

Bu arada dövmeme nazar değdi sadece bir tane kuş, çıktı gitti, uçtu galiba :) yeniden içini doldurtcam hazır eli değmişken mustafa bir iki kuş daha mı yapsa? Yapsa ne güzel olur.

İçimde bir heyecan Mayfest yaklaşıyor diye, öğrenciyken bu kadar heycanlanmazdım, heralde işten arada bi çıkıp oraya gitcek olmanın verdiği heycan ee ne de olsa fotoğraf çekmem lazım:)

Bir fikrim vardı kimsenin kaale almadığı fekat daha sonralarda bir yerde görürsem ben daha önce düşünmüştüm derim.. Patates kızartması. evet fikir bu amsterdam usulü:) bu kadar yazıyorum yoksa fikrim buradan da çalınabilir bence mayfeste çok uygun bir düşünce..

Havada hala kapalı offf ısınsın yavaştan...

24 Nisan 2009 Cuma

Bir hafta daha geçti yanlız bu hafta benim için hastalıkla doluydu, pazartesi sabahı kalktığımda böyle boğazımda bir gıcıklanma, belimde bir ağrı, neyse geçer fln, ofise geldim ayyy bütün her yerim ağrıyo,neyse pazartesi öylece geçti. Salı oldu ayy kalkar kalkmaz belimin ağrısı allah dedim, neyse geldik gene ofise salıda rahat gün ayy bacaklarım eklemlerim her yerim kırılıo böyle olmayacak dedim öğleden sonra izin aldım doğru eve gittim, bide ne göreyim eve gittim ateşim olmuş 38,5lar, bir kabullenememe durumu ben nasıl hasta olurum diye, DramaQueen'e iyice nazlandım, ilaç,antibiyotik, ateş düşürücü derken sabah mis gibi ateşsiz kalktım, ofiste nispeten iyiydim, sonra doktora gittim meğersem akut faranjit olmuşum, aldığım antibiyotiğe devam birde nurofen cold flu verdi günde 3 kere alıyorum. Perşembe 23 Nisan neşe doluyor insan evde dinlendim herşey harika boğazım ağrımıyor, ateşim yok ama oda ne akşam saatlerine doğru böyle bir burun tıkanıklığı, salya sümük hapşırmalar yok artık yok artık dedim, bugün cuma şu an sol kulağım tıkalı artı sol burnum diyeceğim kaçtane burnun varki diye siz soracaksınız ama anladınız:) oda tıkalı. Bir vicks buğseptil yaptım ki çok severim mentollu, naneli herşeyi sakız, çukulata, şeker, dudak parlatıcısı, krem, ilaç, buğseptil yeterki naneli, mentollu olsun. Yanlız bir diğer konu hastayken kıyafet seçip giyinmekten nefret ediyorum, böyle zaten paçozsun ne giysen, üstünden akıcak en yakışan kıyafet hasta iken pijamadır:) Geldim, saç baş biyerde, burun çeke çeke ofiste şu satırları yazıyorum...

23 Nisan adetidir, gene şimşekler çaktı bizim orada, yağmur şöyle bir boşaldı, artı dolu yağdı. Ohh adet yerini buldu gene bugün kapalı yağsın, yarında yağsın ama biliyorumki 27 Pazartesi günü günlük güneşlik olacak.

Bu arada kaç zamandır beklediğim sadece oynayanlar için gitmek istediğim He's not Just in that to You vizyona girdi, türkçesiye Erkekler ne söyler Kadınlar ne anlar mı öyle birşey aslında ingilizcesi ile tam örtüşmeyen bir başlık olmuş fakat burada tercüman gayet iyi çevirmiş neden çünkü filmin genel konusu ilişkiler de kim ne söyler ötekisi ne anlar şeklinde, meslektaşımı tebrik ederim.

Pazartesi, yani böyle hasta olmadan önceki planım cuma akşamı Süper Kahramanla birlikte sinemaya gitmekti(ki kendiside çok hasta, hatta benden daha hastaydı artık biraz daha iyi, demeyinki Süper Kahramanlar hastalanır mı valla MySis ve bende çok şaşırdık:)) Fakat bu plan rafa kalktı, ama cumartesi günü biraz daha az salya sümük olursam ve sol kulağımda açılırsa akşam sinemaya gidicem, plan budur.

Hatta hasta olduğumdan dolayı Pinhani konserine bile gidemedim ki gerçekten çok arzu ediyordum, hem yeni albümde çıkardılar.

Şu an öğrenci olmayı istediğim anlardan birisini yaşıyorum gene, 24 Nisan ve Cuma, dolayısıyla 23 Nisan tatilinde olan herkes kendilerine şöyle perşembeden başlayan bir tatil verdiler, valla okulda ses yok, yoldan kimse geçmio terk edilmiş bir üniversite oldu, havada kapalı birazdan yollarda teksas vari çalılar uçucak.

20 Nisan 2009 Pazartesi

cumartesi günü MySis'le birlikte dövmeciye gittik, kuzu kuzu oturdum. Su an cok güzel 8 adet uçan kuşum var, çok mutluyum, sunun hevesini alıyım kesin ikinci dövmemide yaptıracağım...

I dream no more,
I plan no more,
I wish and hope no more....

Partly cloudy, grey sky above me..
Sun is hiding, I'm far away of it....

16 Nisan 2009 Perşembe

Persembeninde sonuna geldik bugün hayatimda verdiğim büyük kararlardan birtanesini verdiğim bir gündü cumartesi günü resmi olarak dövmemi yaptırmaya gidiyorum. Yanlız telefonu açıp randevu alıncaya kadar geçen süre çok sancılı oldu. Kendimi ödev yapmamak için alakasız başka her işle uğraşan öğrenci olarak hissettim.

MySis geldi bugün ofise ayy özlemişim iyi geldi bana cumartesi günü Süper Kahraman ve MySis dövmecide elimden tutucaklar okula yeni başlayan çocuklarını okulun ilk gününe getiren anne babalar gibi. Mutluyum.. MySis'le birlikte aradım dedim gelicem ne zaman müsait saat 3:30, tamam neden olmasın.

Heycanlıyım, daha yolun başındayım bakalım mürekkebi yiyince vucüt alışkanlık yaypıp hadi ne duruyorsun ikincisinide yap diyecek mi? Umarım der:)

Yaptırmadan alışkanlık yaptı bende bu:)

Sabah ne giyicem derdime bir son istiyorum, gene bulamadım gene bulamadım. O kadar kıyafetim var giyinemiyorum şu ara mevsim bitemedi:)

Aslında şimdi yağsın, bahar şenliklerinde yağmasın, gülelim eğlenelim...

13 Nisan 2009 Pazartesi

Bir pazartesi daha saatlerimiz şu an 14:30'u göstermekte ve ben kafamdan henüz doğmamış çocuğa don biçmekteyim.

Şu onaylatıp yollama işi beni geriyor anacım, o görcek bu görcek zaman akar gider fakat fatura her daim benim başıma patlar. Neden çünkü bu pazartesi günü lanetidir.

Korkuyorum, pazartesi günü lanetinin ileriki safhalarda dozunu arttırıp acımasızca beni ele geçirmesinden, ah varya ne laflar söyler karşımdaki muhatabımın ağzını açık bırakırdım fakat emir komuta zincirinde alt halkalarda olduğumdan henüz böyle şeyler yapamıyorum. Gün gelecek emir komuta zinciri kim olduğumu anlayacak.....

Mais il y aura des temps..... Je m'en fous de tout, je veux respirer encore un autre fois.

Bu akşam çok efkarlıyım, şarkısı kaç gündür kafamda... ne güzel şarkı ama.

Bu cumartesi dövme yaptırıyorum çok kesin.

8 Nisan 2009 Çarşamba

Efenim tekrardan merhabalar, gün güneşli insanlar neşeli mi,insanlar neşeli olabilir fekat gün pek güneşli değil. Pazar gününün yazdan çalınan bir gün olma faslı pazartesi gününün bardaktan boşalırcasına yağan yağmurla birlikte kaybolmasıyla son buldu. Hatta hızını alamayan bardaktan boşalma bugün çarşambaya kadar devam etti.

Prenez une journée de repos aujourd'hui. C'est votre journée de chouchoutage intensif ! Allez chez le coiffeur, achetez-vous de jolies petites fringues... Pourquoi pas aller au sauna avec une bonne copine ? Votre souci principal du jour devra être le temps de séchage du vernis vermillon et du masque facial à l'argile douce. Décrochez complètement de vos tracas quotidiens et ne pensez qu'à vous !

Yukarıda yazılı olanları fransızca bilmeyen arkadaşlar için kısaca özetlemem gerekirse bugünü kendinize ayırın kuaföre, gidin kendinize ufak bir iki bişi alın diyor. Ve neden yakın bir arkadaşınızla saunaya gitmiyorsunuz diye sonlandırıyor. Fakat fransızlar bile bu durumda kız erkek ayırımını yapıp "Bonne Copine" diyor. Neden erkekten iyi arkadaş olamaz mı, sadece sevgili mi olur veya sevgiliniz gerektiğinde sizin iyi bir arkadaşınız olamaz mı?

Ardarda ne güzel sorular bunlar, fakat bu sorular retorik sorulardır bilginize:)

Geçen gün MySis'le yaptığımız muhabbet sonrasında, iş hayatından beklentimizin hep yönetici pozisyonu olduğunu anladım. Fekat iş hayatındaki o yüksek pozisyona ulaşmak için gereken yüksek merdivenleride çıkmak için, alt basamaktan başlamak gerekmektedir. Alt basamaklardan çıkarken kafanızı kaldırıp yukarı basamaklara şöyle bir seyir ederken, hangi üst basamakta durmak istediğinizinde farkına varıyorsunuz.

Iş konusunda, yazın ortalarında bir bocalama yaşayabilme durumumun vehameti içerisinde muhtelif iş bulma sitelerinde yaptığın derin aramalar sonucunda mühendis olma teriminin daha doğrusu benim mühendis olamamamın verdiği gaflet ve delaletini yaşamaktayım. Mühendis olmak ya da mühendis olmamak.... Hayatı bence böyle tanımlayabiliriz.

Sistem mühendisi, aviyonik test mühendisi, onun mühendisi bunun mühendisi, acaba diğer işler sırf mühendis olamayan insanlar üzülmesin diye mi türediler. Daha en basit matematik işlemini yapamazken ki bu işlemler genelde topluca gidilmiş bir yemek sonrası, hesapta kendi yediğim ve içtiğimi hesaplamaktan oluşmaktadır. Hele o sayılara gıcığım,3.75 yok 4.85 neden?
Kendimi zaten kasiyer olarak hiç düşünemiyorum mazallah kimse o kuyruktan çıkamaz çünkü ben para üstünü toplayıp kendilerine teslim edemem.

Yukarıda yapılan gereksiz benim olmayan matematik kafamdan bu kadar bahsettikten sonra kendime uygun bir iş bulamadım. Sonuç budur... Aramalarım devam etmekte fakat her geçtiğim sayfada allam neden soruları kafamda hızlıca dönmektedir. Hatta o kadar fazla dönmektedirki ofisin duvarları şöyle bir üstüme basar. Kafamdaki hayaletleri kovup bir parça portakallı bitter çukulata yedikten sonra aman yarın bakarım mutlaka benim istediğim birşey çıkar diyerekten siteyi kapatırım.

Dünden beri nerede çalışmak isterdin sorusunu kendime defalarca sordum, bu soruların cevaplarını firmaların sitelerinde aradım fakat açık olan pozisyonlar hep yukarıdaki kriterleri içermekteydi. Şöyle yeni yapılan, açılan bir yer yokki ahanda aradığımız insan sensin desinler bana.

Süper Kahraman, işe girmemden önce bir işe girmek ve orada devam etmek için gerekli olan kriterleri saymıştı. Şu anki işimde hangi kriterler var derseniz sanırsam, çalışma saatlerim derim hiç düşünmeden. Maaş bir kriter değil, çalışma arkadaşları deseniz kriter olmaya aday bir kriter bile değil. Çeviri günlerimden kalan güzel bir cümledir, AB aday adaylığı. Aynen öyle bir durum aday olmaya bile aday değil daha vahimmm.

Dün MySis, ben ve Avusturalya Fatihim Panoraya gittik, etrafımdaki arkadaşlarım, has benim olanlar yavaştan gidiyorlar:( üzgünüm. Bu arada Panorada,Tike'nin fastfood diyebileceğim bir kolu olan Porta'yı hiç tavsiye etmem özlü bir deyiş ile açıklayım "bi dahada olsa gitmem" ne yemekleri ne ortamı hiç birşeyi.

Birde şu konuya olan derdimi anlatmak isterim muhtelif kozmetik dükkanlarında çalışan bayanların suratlarındaki bıkkınlık, böyle birşey soruduğunuzda lanet ederek size yardımcı olmaları, ağızlarından çıkamayan bir başka arzunuz var mıydı sorusu aslında alt metni okursanız eğer başka bir arzun olursa o eyelinearı sana yediririm. Pardon kimse seni silah zoruyla orada çalıştırmıyor oraya şahsi olarak başvuran sensin. Birde pardon bakarmısınız dersiniz sizin olduğunuz yere gelinceye kadar geçen sürede siz aradığınız ürünü çoktan bulmuş kasaya doğru ilerliyor olursunuz, size olan bakışlarında ise neden dedikodu mu böldün metni geçmektedir. Karşısında böyle bir ezilme ya pardon deme hissi verir. Yeter artık.

Böyle durumlarda bir azarlama isteği ara sarı boyalı saçlarından tutup boyacı küpüne batmış suratı yerden yere vurma isteği içimde bigbabol sakızı gibi şişmektedir.

Birde Dünyanın her tarafında alınan ürün olsun olmasın verdiği testerlarla tanınmış bir mağazada testerları ancak siz isteğinizde vermeleride çok şaşırtıcıdır. Verecekleri cildinizle uyumlu bile olmayan o kremlere, yada fondötenlere bağlı yaşaşamamaktayız fekat alınan o testerların verdiği haz başkadır. Pardon tester varmı diye sorduğunuzda "sadece saç maskesi var" dendiğinde bizim anlamamız geren saç maskesi testerına kadar düştün yani kendinden utanmalımısın mıdır? Çok dertliyim, sonrasında yapılan fakat Pariste, bilmem nerede açıklamalarını duyuncada, çevir kazı yanmasın cevapları evlere şenlik.

Dertliyim, saç maskesine kadar düştüm.

3 Nisan 2009 Cuma

mucizevi bitki biberiye...

evet bıraktığımız yerden bir toparlayalım bakalım, aslında çok enteresan şeyler olmuyor, geçen cumartesi mesa salatada idik, Milli maçı izleme ardından gecelere akma deyimini gerçekleştirmek amaçlı. Maçın sonucu malum.. gecelere akma deyiminide çok gerçekleştirdik diyemeyiz fekat güzeldi eğlendim, yanlız salata biraz fazla mı pahalı idi? gitmeyeli zaten çok uzun zaman olmuştu eski bir arkadaşı görmenin verdiği mutluluk ile fiyat konusunda o anda çok durmadım, anca dışarı çıktığımızda şöyle bir yokladı.

Bu hafta Biberiye bitkisine takmış durumdayım, aktardan aldım ofiste, evde içiyorum. yanlız biberiye yaprağı olduğundan sonrada bir yaprakları çaydan ayıklamam gerekiyor onun içinde gerekli çalışmaları yürütüyorum. Efenim bu bitki her derde deva birşeymiş özelliklede benim gibi hayatının büyük bir bölümünde migren sıkıntısıyla uğraşan biri için bulunmaz bişi. Yağını yaralara sürünce antiseptik özellik mi desem, eklemlere sürünce ağrıyı azaltmamı desem, çay olarak demleyip içince gaz söktürücü, diriltici mi desem desem yok yok bu bitkide.

Hem bunların hiç birini yapmasa bile kötü birşey değil ne varsa doğada otta bitkide var. Yazında aksilik olmazsa papatyaya takmayı düşünüyorum.

Bu arada nestlenin portakallı bitter çukulatasınıda denedim tavsiye ederim.

Dün akşam MySis'le birlikte herzamanki mekanımız Flatteydik. Mekan güzel fekat ben oranın yemeklerine biraz daha özen gösterilmesini rica etmekteyim, bu ikinci kez yemek yiyişim oldu ve gene hüsrana uğradım, lezzetsizdi. Ama ortam mekan güzel, gitmeyenlere tavsiye ederim.

Efenim bugün cuma TGIFriday's durumlarındayım. Acayip uykum var üç gündür uykumu alamadığımdan dolayı bugün sabah orta şiddetli bir migrenle günaydın demek zorunda kaldım, bu satırları yazıyor olmam demek şiddetini arttırmadığını kahvaltıdan sonra almış olduğum ilacın sadece midemi delmeye değil aynı zamanda ağrı içinde işe yaramış olduğunu görüyorum. Ofise gelince mucizevi biberiye çayından kocaman bir bardak içmiş olmama rağmen kafamın sol tarafı hala hafif bir bas eşliğinde aynen bum bum yapıyor.