24 Ağustos 2010 Salı

Yoruldum...

Gerçekten yoruldum artık......

Haftasonu Çeşme benim için çok güzel geçti, Edoşu çok özlemişim resimleri MySis'ten en kısa zamanda alıp koyucam, bir kedisi var Edoşun Mili diye allam böyle köşe yastığı bir kedi olamaz, duman renginde sabahın 6'nda ağzında topuyla odaya gelip hadi oynayalım şeklinde mırlıyor, ama tabi sabahın 6'sı olduğu ve bizimde 5'te yattığımız düşünülürse, Mili ile oynamak nasip kısmet olamadı.

Sole Mare, Babylon, Paparazzi, Marakesh hepsini tavaf ettik, çok güzel eğlendim, denize girdim güzel bir hafta sonu geçirdim. Sezon sonu olmasından dolayı çok fazla kalabalık yoktu, hava çok sıcak değildi. 3 kız aynı oda da yattık hehehe her akşam pijama partisi verdik gibi oldu diyeceğim fakat yatağa yatmamız ile uyumamız bir oluyordu.

Sabah önce bnm uykum bitiyordu sonra Edoş ve MySis kalkıyorlardı.

Edoş'un annesi harika kahvaltı sofraları kurdu.

Meşhur Reyhan pastanesinde, bol çukulatalı pastalarımızıda yedik, pazar akşamı Ankara'nın yollarına düştük.

Bu hafta cuma akşamı tekrardan yollardayım, Artur'a gidiyorum, 3 gün ordayım 30'unda dönüyorum....

Sonra Eylül ayında, tekrar arkadaşımın düğünü için İzmir'e gideceğim, bayramda belki gene yollarda olabilirim.

Sürekli bavul hazırlamalar ve yollara düşmeler....

Yoruldum dedimya, iş yerimde cidden yoruldum, bu iş yerindeki insanların işleri savsaklamasından başkalarının üstüne yıkma çabasından yoruldum.

Şu Ales, Üds falan ne varsa toparlayıp akademik kariyerime devam edeceğim.

Ama yoruldum ben çok yoruldum...

17 Ağustos 2010 Salı

Çeşme for the weekend...

Bizim MySis Big Apple'dan döndü... Hasret neyim giderdik... Annelerle yemek yedik... Bizimkininde hasretine dayanamayan sevgilisi uçağa atladığı gibi geldi.

Hafta sonu Çeşmedeyiz..... Mezuniyetten beri görmediğim Edoşumu görücem, hasret gidericez, yüzücez, güneşlenicez, eğlenicez, içicez, fotoğraflar çekicez.....

Şimdi tatil planları gerçekleşti, benimde bonkörlüğüm tuttu uçakla gelcem ben dedim ahahaha..... Saatler ayarlandı uçak biletimi aldım, Edoşla annesi karşılayacak beni havaalanından.... MySis çoktan orda olmuş olucak Uj ile... Biz sonra onlara katılacağız... Heyecanlı ve mutluyum....

Neyse dün gidiş biletini hallettim dedim akşamınada otobüs biletini alıyım dönüş için oda nesi, yer yok.. Panik panik hemen başka firmalar falan derken buldum MySis'le bana yer.. Pos makineleri çalışmıyormuş, benim yanımda da o kadar nakit yok tabi... Neyse bu akşam sağsalim dönüş biletlerimizede kavuşucam.. Artık sadece saatleri saymak kaldı...

Mr. Wayfarer bırakıyor havaalanına... Filmlerdeki gibi bir diyalog geçti aramızda....
-Beni havaalanına bırakır mısın?
- Sessizlik (o sessizlik anında eminim vericeği cevabın gelecek günlere olucak etkisini düşündü)
- Tabikide bırakırım seni
mutluluk anı......

Kompakt bir tatil olacağından, dikkatli bir kıyafet seçimi olması gerekiyor....

Cumartesi akşamı Flatx2'ye gittik, bir içki içtim o karanlıktada sipariş verirken adını tam anlamamıştım, şimdida hatırlamıyorum ama çok güzeldi, bir daha gidersem gene ondan sipariş vericem....

MySis, annesi, annem ve ben, bizim ordaki Çayyolundaki Big Chefs'e gittik Cumartesi akşam yemeği için, kız kıza 12'ye kadar oturduk yedik içtik ve sohbet ettik... Nasıl kalabalıktı anlatamam size....

Cumartesi öğleden sonra ise Mr. Wayfarer ile çocukluğumuzun parkı Seğmenler Parkında çok eğlendik... Hemde çok... Akşam yemeğine yetişmiyor olsaydık dahada eğlenirdik :)

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Biri beni dondursun...

Tam diyorum bu sefer artık daha fazla yazıcam falan, yok böyle bir miskinlik yazamama hali oluşuyor bende... Sıcaklardan bayıldım nefret ettim, tansiyonum hopluyor valla ofiste, ya bide kliması olmayanlar napsınlar?

Geçen sene bu kadar vurmamıştı beni ofiste olma halleri...

Şimdi öncelikle şu büyük firma ile görüşmeye bu sefer çok büyük hayaller kurmadan gittim zaten gittiğim gibide geri döndüm olmadı....

Şimdide kafayı akademikliğe taktım, sonbaharda ALES ve KPDS sınavına giricem, çünkü KPDS ömür boyu geçerli öyle TOEFL gibi iki senede bir derdine düşmem gerekmiyor.....

Şu anki yerimden gitmek için elimden gelen tüm çabalarımı sarfediyorum.....

Bizim kızlar geldi, MySis Big Apple'dan geldi, Drama Queen'de izmirden döndü, tezini suncak ay sonunda....

Eylül ayı ile düğün sezonum açılıyor, özlemiştim bir sene oldu düğüne katılmayalı :P

Geçen hafta sonu.. Neredeyse 2 seneden sonra ilk defa kusmalı falan sarhoş oldum, ıyyyyy.... Mr. Wayfarer'le birlikteyken, yazık çok üzüldü o da..... Tam kustum rahatladım falan derken sabahına baş ağrısı ile uyandım... Tabi benim başağrım migrene çevirince alkolden mi migrenden mi belli olmayan bir şekilde mide bulantıları eşliğinde SanoClinic'in yolları gözüktü.

Bir ağrı kesici bir bulantı gideri iğneden sonra kendime yeniden geldim, yeniden doğmuş gibi oldum migren sonrası yaşama sevinci belirtileri....

Akşama doğru Mr.Wayfarer ile "Get Him to The Greek"e gittik, türkçesi "Zorlu Görev" çok komikti güldük bayağı ama öncesinde bir kumpir yedik...

Kesinlikle tavsiye ederim zaten bence Ankara'da başka kumpirci yok ilk önce Galeria'da açılan şimdide Panora'da olan Kumpir Evi, Süper süper süper... tüm kumpirleri önce mozzerella peyniri ile kaşarın yanına ek olarak fırına veriyorlar süper böyle tadından yenmez güzellikte oluyorlar....

Fiyatlarıda çok uygun ve çok doyurucu.....

Dün akşam bizim Drama Queen ile Tapas'a gittik, hafta sonki mide rahatsızlığından sonra alkole veda etmedim tabi.. ya şimdi içerim yada asla diye... Çok zorlamadan mideyi.....

Mr. Wayfarer yıllık izinde... Evde uyuyor, uyanıyor, bilgisayar, play station, statement of purpose, toefl sınavları ile uğraşıyor... tam tatil yapıyor....

Ben ağustos sonunda gidiyorum tekrar denizime birde eylül ayında inşallah :)