29 Aralık 2009 Salı

What the heck.. 1hrs45min delay...

Daha dün "off to New York" diyerekten ayrıldım fakat bende böyle özel birşey var ne zaman uçağa bincek olsam mutlaka ama mutlaka rötar olur. Şimdi evvelcağızım ankaradan 7:30'da kalkacak olan uçağımı bi saat erkene alıyım dedim koştur koştur olmayım diye, neyse bindim 6:15'te kalkacak uçak, 7'ye 10 kala havalandı, 45 dakika uçakta bekledik, neyse geldim ben hemen geçeyim dedim pasaport kontrolunden oda neee bi baktımki New york uçağında 1hrs45min delay yazmışlar nasıllll yaaaaaaaaaa ben 10:30da gidiyordum. Hadi dedim şöyle sindire sindire duty free'lere bakıyım yaklaşık bir üç kez baktıktan sonra çokk sıkıldım çokk tak etti canıma. Bende dedim World Card dünyasının faydalarından yararlanayım. Aşağıya lounge'a indim bu arada dedikodu size Ali Sunal ve sevgilisi adını unuttum şimdi Yaprak Dökümünde Leyla'yı oynayan kızda burdalar...

Flash dedi kodu haberi Ali Sunal sevgilisisyle Atatürk Havaalanında kahvaltı etmeden önce internete girerken görüldüler..

Hadi ben açık büfeye gidiyorum....

See you...

28 Aralık 2009 Pazartesi

Till sun rise...

Bugün 28 aralık pazartesi, 24 yaşıma bir gün kaldı, yarın sabah "Big Apple"'a uçuyorum, bir sürü duyguyu aynı anda yaşadığımdan dolayı aslında hiç bir duygu hissetmiyorum. Pasaport, bilet bavul, istanbula iniş, rötar olursa dış hatlara depar süresi, pasaport kuyruğu, boarding saati. Endişe, merak, heyecan, korku, tedirginlik, mutluluk hepsi var. En çok özlem var ama, sevdiklerime duyduğum özlem.

Bugün ofiste kattaki çalışma arkadaşlarımızla birlikte kendi aramızda yapılan yılbaşı partisi(günü vardı) içine giremediğim bir dünya hala o benim için. Evli ve çocuklu olduğum zaman içine tam girebileceğim bir dünya. Yani daha çok var giriş biletini almaya...

İlk hediyelerim geldi, Hande Hanım ofise üstünde mum yanan ekler pastası ile girdi ayy bir duygulandım anlatamam... Duygu'da geçen gün online check-in için gezindiğimde karşıma çıkan special happy meal uygulamasını THY'ye telefon açıp sormuş, çok şekersin sen... Bu uygulamada uçuştan 24 saat önce haber verildiği takdirde özel (yıl dönümü, doğum günü) gün için pasta geliyor.

Uçakta okumak için sevgili Yeşil'in hediyesi olan Coelho'dan Portobello Cadısını götürüyorum. Yemeklerde alkol alıp uçuş süresinin belli bir bölümünde uyumak istiyorum. Heycanımı bastırmak istiyorum, ingilizceyi bir anda unutmak istemiyorum...

Kısa bir süre için sizlere "off to New York" diyorum :)

22 Aralık 2009 Salı

Günlerdir yazmak için bir iti güç bekliyorum. Fakat daha böyle beklersem çok beklerim gibime geliyor.

Big Apple'a gitmeye çok az kaldı, uçakta okumak için iki kitap aldım. Gülse Birsel'in yeni kitabı
"Velevki Ciddiyim" vede Dan Brown'dan "Kayıp Sembol", sizinde varmıdır böyle, gözünüz kapalı güvendiğiniz ve çıkar çıkmaz hemen aldığınız dinlemek için sabırsızlandığınız biri, benim var.. belki size garip gelicek ama benimki; Candan Erçetin. Yeni albümünü aldım hemen arabada dinlemek üzere koydum. Çok büyük bir heyecanla daha ilk dinlemeden sözlerini ezberlemek için çalıştım. Çok muhteşem diyemem ama güzel tam bir "kırık kalpler durağı" albümü, albüm adına çok uyuyor. Ben en çok 1,2 ve 5. şarkıları sevdim. Özellikle ikinci şarkıyı ve beşi tavsiye ederim.

Kimse inanmıyor fakat dün işten çıkarken kar yağıyordu, yola çıktım kar durdu. Kimseleri inandıramadım.

Bugün güneşli bir gün, seviyorum güneşi.

Şu Avatar filmi kafamı karıştırıyor, aslında gitmek istemediğim bir film fakat herkes okadar çok "harika, muhteşem" diyorki sadece meraktan bakalım herkes doğru mu söylüyor diye gideceğim o filme, 3D tadında. Fakat dublaja gitmem, orijinal izlerim :)

16 Aralık 2009 Çarşamba

N'importe quoi, N'importe qui


Annem anlatır eskiden, ilk ve ortaokul dönemlerimde, sömestir tatilinde başlarmışım ne zaman yaz gelicek, tatile gideceğiz diye, o günlere döndüm. Güneşin olmadığı bir yerde yaşamak bana şu an imkansız geliyor, bu sabah kalktığımda hava karanlık, siyah çok sevimsizdi. Kış geldikçe bende göçmen kuşlar misali güneye gitmek istiyorum. Kış benim için, kar, çamur, siyah, kat kat giysi, sevimsiz, kötü demek. Sadece kar yağarken havada bir huzur vardır onu severim, sonra o kar buz olur kalkmaz yerden bir türlü....Yemek yerken bile bakıyorum, kışın renkli giyinen yok herkes siyah, füme, gri giyiyor.

Ama yazın öylemi, tiril tiril püfür püfür giyinirsin, eğer üşürsen üstüne birşey alman yeter, hava erken kararmaz, kalktığında güneş vardır, pencereyi açarsın yeni kesilmiş çim kokusunu içine çekersin. Ne giycem derdi yaşamazsın.. Herkes rengarenktir, tatilden dönenlerde hafif bir bronzluk hakimdir. Makyaj yapmaya sivilceleri kapamaya gerek yoktur, çünkü deniz ve güneş çoktan onları halletmiştir, mutlusundur.....(Photo by James Geer, yukardaki )

Valla yaz gelsin istiyorum Summer Holiday yapmak istiyorum, tabi yıllık iznimden sadece 7 günün geriye kaldığını düşünürsek elimizde avucumuzdakinin değerini bileceğiz.

Bugün ofiste otururkene, öylesine resimlere bakmak geldi içimde Google'a işte basit basit "loneliness, happiness, love, summer," gibi kelimeler yazarken en güzel resimlerin "loneliness" başlığı altında çıktığını fark ettim. (Photo from fiftysomenthingwomen..........) Fakat yandaki resim nedense bana kesinlikle yanlızlığı çağrıştırmıyor. Bu resme bakınca daha farklı şeyler düşünüyorum.

Birde şu resmi çok sevdim bence kesinlikle mutluluk.....


14 Aralık 2009 Pazartesi

Yeni yıl listem, Ce que je veux pour la Nouvelle Année

İstiyorum bunları..... ayakkabılar Nine West

Sonra hayatımın bir döneminde Hérmes çanta istiyorum




birde bunlar beğendim Balanciaga Day Pommier-envelope



bideee netbookum varrrrrr :)


Birkaç gündür gene birşeyleri sorgulama durumundayım. Bu seferde aslında gerçekten yapmak istediğim mesleğin ne olduğunu düşünüyordum, ve artık kesin kararlıyım veteriner olmak istiyordum ben. ÖSS illetinde biraz daha gayretli olsaydım şimdi, veteriner hekim olmuştum bile zaten fransızca hazırlık yüzünden 5 sene okudum.
Şimdi bunu neden yazıyorum, veteriner olmak isterdim dediğim herkes abartmıyorum herkes ailem de dahil ilk verdikleri tepki inek mi doğurtucaksın! Bazen bana olur hazırlıksız yakalanınca ne diyeceğimi bilemem. Okumuş yazmış insanların böyle tepki vermesi çok şaşırtıyor beni, evet gerekiyorsa inekde doğurtucam, koyunda..

11 Aralık 2009 Cuma

Zurnaa

Sizde mi zurnanın zırt dediği yerdesiniz.....

likethesunshine nerdesin?

-Zurnanın zırt dediği yerde!

Uçan, Kuşlar Martılar.....

Nedir bu "uçan kuşlar martılar..." neden yazdımm, efenim bu benim dövmemin şarkısı.. Aslında değil, fakat tam onun için yazılmış (bence)

-likethesunhine neden uçan kuşlar yaptırdın omuzuna? (Haaa birde en sevdiğim ikinci soru neden 12 taneler) , çünkü her aya bir tane kuş oldu mu?

-Çünkü uçan kuşlar martılar, yeşil tatlı bir bahar gülen şen sevdalılar vardı.....

10 Aralık 2009 Perşembe

Yukarda yeni ofis, tam bir devlet dairesi modeli...Bir demirden dosya dolabımız eksik, ha birde daktilo..

Taşındık, şöyle yaklaşık bi saat ne telefon ne internet vardı. Napıcam oldum....

Do I look like I care....
Bugün geçici bir süreliğine ikinci kata taşınıyoruz ofis olarak, taşınma sırasında farkett(tik ki)imki hayatım aslında sadece bir A4 fotokopi kağıt kutusu kadarmış. Tüm özel eşyalarım sadece bir kutu kadar. Kutular elimizde ofisimden çıkarken arkama baktım, bir hafta boyunca ikinci kattayız artık.

Taşınma konularını sevmiyorum, çünkü herkes kendi işini yapmıyorsa mutlaka bir yerde tıkanma yaşanıyor, herkese laf anlatmak zor zanaat valla. Yok o benim printerim bu kasaya bağlanacak, hayır o benim ekranım... eee printerları görmüyor bilgisayar, ne port mu yok, nasıl böylemi olcak, hayır olamaz benim işim email ve bilgisayar lazım bana.. hay ben senin gibi zihniyetin....

Mantar panomdan yaptığım resimleri, karikatürlerimide indirdim, mazallah görürler yanlış bir fikre kapılmasınlar sevgili memurlar... bu arada geçen sene gelen denetim ekibi jaluzi(güneşliği) kırıp gittiler nasıl yaptılar hala emin değilim yani, biz daha hiç ellemedik adamlar 1 haftada en altını kırmayı başarmışlardı. Bu arada geçen seneki taşınma sırasında apar topar çıkartıldığımı hatırlatmak ister, beni her defasında kanın beynime hucüm etmesine salık veren insan evladını tenhada kıstırma isteği katlanarak artıyor. Şu an ofisimdeler allam varya dövecem tüm izlediğim karate filmlerini onun üstünde deneyeceğim.

8 Aralık 2009 Salı

Farklının ben olduğum bir yerde olmak....

Bensizliği ben gidince farketmeleri.....

Kimseye değerinde fazla değer vermemek, çok sevmeyeceksin kardeşim şu hayatta, kalırsın öyle dımdızlak, çıplak hissedersin kendini.....

Deniz, kum ve güneş üçlüsü.....(Description of my life)

Sun dried laundries....

Sun dried tomatoes....

Kumdan kaleler....

Puppies...

Yolda yürürken durup geriye bakmak...

Havaalanları.....

Havuç, portakal karışık meyve suyu...

Anneannemin şehriye çorbası...

Rihanna-Russian Roulette....

6 Aralık 2009 Pazar

Havanın giderek soğuduğu günlerden birgündü, kız döndü ve dediki keşke uzaktaykende elimden tutsaydın, belki bu kadar katılaşmazdım. Artık çok geçti kışın soğuk yüzü gösterdi kendini, kızın hayali yok oldu gitti, geç kalınmıştı.... Küçük kibritçi kız(mı) acaba.....


Pazar pazar ben naparım bilenler bilir ilk önce gazetenin İK ekini okurum, gönlüme göre bir iş (eş) ararım; bulamam. Çalışmayı arzu ettiğim firmalar; (istek sırasına göre değildir)
1- Turkish Do&Co*
2- Apple
3-Coca Cola*
4- P&G
5- Coca Cola*
6- Turkish D0&Co*

*yok yok kasıtlı iki kere yazdım......40 kere söyleyince olurmuş derler:)

Bi kahve yapan olsada içsem fal baksak. muhabbet etsek akşam olsa hafif bişiler içsek keyiflensek.

Yağmur var ankarada....domuz gribi var ankarada... want to be in paradise where nothing goes wrong.....

I DREAM NO MORE..... I TALK NO MORE.... ENJOY THE SILENCE...UNCOMFORTABLE SILENCE CAN BE SO LOUD.....

4 Aralık 2009 Cuma

Cotton Candy Sky

Geçen gün ofisimdeyken yakaladığım a type of vanilla sky görüntüsü banada daha çok cotton candy sky görüntüsü ve hissi veriyor. (Bu arada fotoğrafta oynama yoktur, o pembelik doğal evladım) saat böyle 4:30 sularındaydı makineyi kaptığım gibi pencereyi açtım ve bu kareleri çektim.




3 Aralık 2009 Perşembe

Yazma Hevesi

Bugün gün güzel başladı erken saatte uyandırma görevimi yerine getirdim oda saolsun yanlış numara vermiş başkasınıda uyandırdım, gözler yarı kapalı ofise geldi, kutsal emanet fotoğraf makinesinide verdik işe koyuldu. Fransızcamın hala işe yaradığını hatta basic french1 dersine göre ne kadar ilerde olduğunu görmemi sağladı.

Hava soğudu rüzgar çıktı valla kemiklerime kadar üşüdüm. Pazartesiden beri midem çok rahatsız düzelemedi, hangi ağrının daha kötü olduğunu bilemedim migren mi yoksa migren geçsin diye alınan apranax fortunun mide kıyıcı ağrısı mı? her ikiside parol lazım bana....pazartesi gecesi 2 kez kalktım ağrı yüzünden,dolandım durdum, salı günü ağrı tüm gün sürdü hatta ofiste moralimin bozuk olmasına yorulda halbuki sadece midem ağrıyordu moralim yerindeydi, çarşamba yemek yedirtmedi, bugün perşembe artık yeter.....

Sağlık sorunlarımla ilgili yeterli bilgiden sonra, başlığı yazma nedenim. Fark ettimki resimsiz sadece bir blog yazarıyım hatta bloğuma sadece ofisteyken yazdığımı fark ettim. Resimde koymuyorum üstelik, acaba okunma oranım bloğumdaki az resimle doğru orantıda olabilir mi?

Bugün bloğa adadım kendimi izlediğim tüm blogların her yazısını okudum hatta bir tanesi beni çok güldürdü uzun zamandır böyle gülmemiştim "Bir çorabın hikayesi" (anladın sen kim olduğunu)

Hayır Osman; Twitter'e girmeyeceğim, en azından belli bir süre, aramayın beni orda.
Vous aurez envie de partager des moments d'intimité avec vos amis comme avec votre nouveau partenaire amoureux. Soyez heureuse dans votre vie quoi que vous fassiez! dit mon horoscope quotidien d'aujourd'hui....

25 Kasım 2009 Çarşamba

Histerik kız, soluk beniz ve taş kurt adam

Başlıkdanda anlaşılacağı gibi dün New moon'a gittik, ya o film sinemada izlenmez evde izlenir diyenlerdendim fakat Jacob'ın karın kaslarını geniş ekranda doyasıya izlemenin keyfi paha biçilemezmiş. İyiki ilk filmde çocuğun hakkı yenmişte ikinci film onun üzerinde dönmüş vayyyy vayyy. Kızlar gidin sinemada izleyin. Efendim gelelim bizim histerik kızla, vampirimizin aşkına. Yani ruhu olmayan vampirimiz öyle bir aşk yaşıyorki dillere destan, kıza senin nefes alman bile bana yetiyor demeler, benim için olan anlamını daha anlamadın mı demeler, böyle bizi bir yetti artık dedirtmeler. Sevgili kurt adamımız da kıza yanık, ama bizim kız kalbine şarkı söyletini seçiyor... Haliyle... Sonra filmde sürekli bir yaş krizi var sen benden büyüksün sen küçüksün falan falan kurt adamımız diyorki yaş sadece bir sayıdır.

Neyse bizim vampir bir ara bakıyorki bu aşk kızımıza zarar veriyor, ben biraz gideyim senide bunalıma sürekleyim diyor, kızımız aylar içinde kendine gelemiyor Edward, edward ağlıyor ortalarda. Kurt adamda fırsat bu fırsat bak ben seni asla bırakmam diyor, fakat kızımız yemiyor, yok diyor edward'ımı isterim. Neyse bunlar tekrardan buluşuyor, mutlu mutlu..... Sonunda Edward bir laf ediyor ve film orda bitiyor, biz donduk kaldık valla bu ne.....Bizim Edward nazik çocuk, Bella tutturdu benide vampir yap vampir yap, Edward diyor bana 5 sene ver olmaz diyor, sonra 3 sene diyor kız yok olmaz diyor. Edward bizim iyi aile çocuğumuz da, tamam seni vampir yapayım ama evlenmeden olmaz diyor, veeee evlenme teklif ediyor, valla yerimize çakıldık kaldık. Kızın evlilik umrunda değil....

Birde şu nokta çok önemli, Bellacığımız, Edward'ı kurtarmak için ani bir kararla İtalya'ya gidiyor. Jacop diyorki "dur, nereye baban n'olcak?" kızdaki cevap "artık 18 yaşındayım babama not bıraktım" vayyy bende bi ara deneyim diyorum bakalım nolcak...


Bu cümleyi arkadaşım için yazıyorum..."Daha çok gencim, gençsin, genciz, yaş sadece bir rakam." Kurt adam Jacob.


"so what if it hurts me, so what if I break down" Leona Lewis, Happy dinleyin

19 Kasım 2009 Perşembe

Sudan çıkmış balık misali....

Bugün yeni spor hayatımın ilk günü akşam 6 itibariyle 5 yıl önceki hayatıma geri dönüş yapmış olacağım.

Birkaç gündür hayatımda değişiklikler süre gelmekte. Anlamsız bir şekilde aradığım çıkış kapısını artık kapatıyorum, bir süre çaba göstermeyeceğim, tek başıma kalacağım, anladımki hayaller hayalken güzel, dile getirilmeden önce.

İki gün önce uzakta olduğumuz bir yakınımdan bir mail aldım. Uzak olduğumuzdan dolayı yazdığı mail beni sevindirdi ve şaşırttı, aslında uzak olduğumuz kişilerle yakın olduğumuzu, yakın olduğumuz kişilerle ise ne kadar uzak olduğumuz farketmemi sağladı. Bu arada maili atma zamanı okadar doğru bir zamandıki kurtarıcım oldu benim, hele yazdığı bir cümle var burda paylaşmak istemiyorum fakat kafamdaki bulutların dağılmasını sağladı, burdan kuzenim, arkadaşım Yeşil'e çok teşekkür ediyorum, seni çok öpüyorum Yeşilcim.

Sevdiğim biriyle dün bir konuşmamız oldu, duyduklarım her ne kadar içimi acıtmış, canımı yakmış olsada, herşeyin düzeleceğine olan inancım herşeyin kötü olacağına olan inancıma ağır basıyor. Kırgınım fakat buda geçer... Dün kendisine bahsettiğim gibi sıkı sıkıya bağlıyım, çok zor kopmam, kopamam...

Tüm bunları yüzmeye benzetiyorum, eğer kurtulmak için çabalarsan daha çok su yutarsın ve batarsın, suyun üstünde kalmak için debelenmeye gerek yok. Rahatla, sakin ol... Just breath and reboot :)

Evren şu an benim yanımda değil, zaman benim yanımda değil, gezegenlerin dizilişi ise o konuya hiç girmek istemiyorum. Beni tanıyanlar anlamışlardır gezegenlerin dizilişi derken ne demek istediğimi.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Sun is set for today...
Waiting for the next dawn...

"If I can walk on my own, I can go anywhere I want." -P. COELHO

11 Kasım 2009 Çarşamba

Aşkın 500 Günü (500 Days of Summer)

Dün akşam hepberaber ODTÜ'ye bu filmi izlemeye gittik, hakkatende filmin başlangıcındaki gibi boy falls in love girl doesn't.... Ay o Summer kızımız hepimizi yedi bitirdi. Sen çocukla gez toz eğlen arada birde ben ciddi bir ilişki istemiyorum de, bizim esas oğlanımızda ne desin kıza aşık ne dese he diyor, bende ciddi bir ilişki istemiyorum ayaklarında içten içe hayatımın kızı diyor. Gel gelelim bizim kız sonunda bombayı patlatıyor bummmmm... ben ayrılmak istiyorum ayyy bizim çocuk hayattan soğuyor, içine kapanıyor,bunalımlarda, sonra Summer'la tekrardan karşılaşıyorlar ve odanesi bizim kız evleniyor. Ayyy evler yansın....... Sen bizimkine de, ben ciddi ilişki istemiyorum sonra evlen bizimkisi ölecek derdinden. Tabi biz kızlarla vay vay, ay ay demeler.

Hepimiz böyle bir evet bunlar gerçekten var demeler işin garibi genelde bunu erkekler der. Ben ciddi bir ilişki istemiyorum evlilik falan bana uzak amanın istemem böyle güzel gezelim tozalım, sonra bir haber gelir seninki evleniyor, eee hani istemiyordun sen be adam. Bir bakımada güzel neden sadece erkekler yapsın bunu, kadınlarda yapar.

Genede ben bizim kız Summer'a gıcığım..... Böyle zaten bir euphoric bir tarzda salınıyor ortada aşk yalan, ben inanmam geçicen kızım bunları.

İzlemediyseniz tavsiye ederim. Birde kesin tavsiye edeceğim film bir animasyon olan Up, gidin görün. Ben ordaki şapşal köpekten istiyorum.

22 Ekim 2009 Perşembe

21 Ekim 2009 Çarşamba

Yeni hobim herkes bence bununla ugrasmali, yaratıcılığın sınırı yok... ilk denememi Madonna'dan Miles Away'la yaptım.......
Çok eğlendim, eğleniyorum, eğleneceğim.....

19 Ekim 2009 Pazartesi


Quand j'étais jeunne.......
J'avais beaucoup d'éspoires......
Maintenant, rien du touts.....

17 Ekim 2009 Cumartesi

insan hayal ettiği sürece yaşar..... hayat akmaya devam eder. sen sürüklenirsin arada....
insanlar değişir mevsimler değişir pencerenin dışındaki manzara değişir, sen bakarsın.

Yıllar geçer sen yıllanırsın ailene göre asla büyümezsin. Sadece kafa kağıdındaki rakam büyür. İşlerine gelmez, için daralır.

Şiddetle tavsiye ediyorum Paloma faith dinleyin kendisini çok sevdim, bir de şu aralar Jay Z ve Alici Keys'in birlikte seslendirdikleri Empire State of Mind mutlak suretle dinlenmeli.

8 Ekim 2009 Perşembe

Böyle bir garip yani herşey, kafamda bir türlü yerine oturtamıyorum. Çok manyak manyak düşüncelerim var kafamda. Bir insanın hayatında yer aldığınızı nerden anlarsınız facebook'ta ki sayfasında sizden hiç söz etmiyorsa, sadece resimler varsa, ama diğer yandan facebook'ta o kadar da özel hayatın olması çokda güzel bir durum değil. Yok bencede saçma bir düşünce.

Spor merkezlerine kafayı taktım üye olucam, çok hoşlar üyelik için gittim bizim fiyatlar Avro üzerinden, 400 Avro bir defaya mahsus üyelik ücreti, sonra spinning dersi için rez. yaptırıyorsunuz, para veriyorsunuz, spa icin para veriyorsun, squash raketi için para veriyorsun. Hımmmm, çok güldüm.

Havalarda artık soğuyor... Nefret bir durum, şu an birde karnım aç tam nefretlik yaaaaaa.
Artık az yiyorum.

28 Eylül 2009 Pazartesi

Günlerden pazartesi, bir basıma gitmesi geren gazete günü daha.... Bugün Süperkahraman Amerikaya uçtu, esenboğada pistte havalanmada 2. sırada olması ve kuleninde ona izin vermesi ile uçtu gitti, iki seneliğine, iki olur üç. Özlicem çok.....

Günler geçmeye devam ederken, sorgulamaya başladım, ben napıyorum istediğim işimi yapıyorum yoksa ne?

İstediğim işmi tam bilemiyorum aslında, başka bir iş görmedim daha, hayatımı yurtdışına kaydırmayı düşünüyorum but how?

Şu sıralar bir köpek alma fikri hala çok cazip geliyor.... Bunu okuyucak olan annem eve gelince köpek falan almak yok gibi 24 senelik klasik laflarını sarfedicek ama ben asla bu hayalimden vazgeçmicem. Eziyet...

Uff,puhhh vah vah

11 Eylül 2009 Cuma

kelimelerin bazen ağıza dolmaya ziyan olduğu günlerden bir günde şuursuzca yaptığım bir telefon konuşması geldi aklıma, kendimce kinliydim tepkiliydim, çok sonralar dank etti kafama aslında kendimeymiş zararım, yol yakınken dönemedim kar edemedim.

Kalakaldım öylece bir ton yürek gürültüsüyle, çok çalışan kelimer pabuç kıvamındaki dilime zor geldiler dökülemediler özgürce havaya.

Nedendir bilinmez ve evet ben çok severim nedendir bilinmez diye cümlelere başlamaya akıllara ziyan herkes biliyordur aslında ben sadece nedenini sorguluyorumdur, benim içinse nedendir bilinmez oluyorlardır.

İnsanlarında kuşlar gibi göç etme mevsimi var, kararlıyım bu düşüncemde aksini çok diretmeyin sevmeyebilirim, bavulunu alan gidiyor, havaalanında pistte uçuş sırasını bekleyen uçaklar gibi ve bu insanlar göç etme mevsiminde olmayan diğer hemcinslerininin çok iyi kokusunu alıyorlar ve onları göç etme ile ilgili her türlü durumdan uzak tutuyorlar sanki göç etme onlara özgü bir buluş gibi büyüklerimizin dediği gibi amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Sen onlara anlat bakalım biraz bu göç olayını belki onlarında göçü yakındır.

Kendimi önyargılı biri olarak görmezdim ama son zamanlarda aslında yanıldığımı fark ettim, birde neyi farkettim biliyo musunuz? Biz aslında birbirimizi hiç dinlemiyoruz. Soruyu soranda cevabı verende ne dediklerinden bir haber. Önyargılıymışım ama bunların yıkılmasından da gocunmuyormuşum aksine mutluluk duyormuşum birde ben fedarkarmışım ama karşılığını alamamışım öyle söyleniyor.

Uğur böceklerinin uçtuğu tarlalar çoktan yakılmış yıkılmış masallarda olanlar hep orda kalırmış gökten düşücek üç elmanın peşinde bir hayat devam edermiş.

Mişli geçmiş zaman hayatımda ne zaman yer etmiş?.......

1 Eylül 2009 Salı

Evett bir haftalık bir tatil yaptim ve geri döndüm, ama sabah hiç işe gelesim yoktu, öğğkkkkkkkkk dedim.

Bir hafta süper kahraman ile birlikte güzel bir tatil oldu. Ona ayvalık ve Cunda gezdirdim, beğendi, yoruldu yüzdü, sinemaya gitti, çokcana yedi.

Ama işte ankaraya dönüş tarafı beni bitirdı o Ankara il sınırı tabelasını hiç sevmiyorum.
Pazartesi evde ankara havasına alıştım ama sevmiyorum sendrom yaşıyorum şu an. Bitsede gitsek....

20 Ağustos 2009 Perşembe

Temmuz gelip geçerken, ağustos bitti neredeyse ben hala olduğum yerdeyim. Ağaçların yaprakları sararmaya başladı bile. Neyse haftaya soon to be free'yim. Yapılan planlar ve stres ter basması yaşadım. Anamm valla çok zor, bi tatile gitsem deniz kokusunu içime çeksem rahatlıcam valla.

Mysis Amerikaya gitti, kaldım burda tek başıma valla arkadaşsız kalmak ne zormuş yaa. kimse yok diğer yakın dostlar mezun olduğumuzda gitmişlerdi, ha kabul geldi ha vize işlemleri falan kabul edildide gitti bile. Banada arkasından ağlamak kaldı.

Garip bir hüzün sarar içini dökemezsin kelimelere,
kafanı kaldırıp güneşe bakmak istersin sana umut versin diye...
Kaldıramazsın kafanı yükü ağır çeker, düşünceler dolmuştur içi....
O zaman anlarsınki yanlız kalmışsın.....


Birde şu durumu yaşıyorum kepçe ile verip kaşık ile burnundan çıkarma durumu thanks to my Drama King++

Drama Queen tatilde, biz kaldık drama king++ ile başbaşa, we are re-bounding, total b.s.

Ofiste puzzle almıştık 1000 parçalık onu tamamladık böyle pastel kalemle bir zenci kız resmi çok güzel oldu görmelisiniz resmini bilem çektim, yemedim içmedim puzzle yaptım kısa bir süre içinde de bitti, çerçeveciye verdim o bile geri alırken çok güzel olmuş dedi, gurur duydum. Yarın ofisimin duvarlarını süslicek, ondan sonrada eve getiririm diyorum.

9 Ağustos 2009 Pazar

Uğur böcekleri konmuştu küçük kızın ellerine, yüzüne o uyurken çimlerin üstünde, kulağına fısıldamışlardı hadi artık uyanda oynayalım çok uyudun diye, küçük kız derin uykusundan uyanmış etrafına bakmış uğur böceklerinin herbirine birer öpücük kondurup evde onu bekleyen annesinin yanına dönmüş....

Uğur böcekleri kendileriyle oynamadığı için küçük kıza küsmüşler, artık uyurken onun yanına gelmez olmuşlar, küçük kız yanlız kalmış, meğersem en yakın arkadaşları uğur böcekleriymiş....

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Merhaba,

Düğün dernek hallerimiz sona erdi... Az önce personel ofisinden telefon geldi gelin ticketlarınızı alın hahaha çünkü ağustosta sizden başka kimse burda yok aç kalmayın ne güzel ne düşünceliler patronlarımız bizleri gözetip, koruyup kolluyorlar... Değerli arkadaşlarım dilerseniz ağustos ayında beni ziyarete gelirseniz eliniz boş gelmeyin top, kağıt, ne bilim scrabble falan alıp elinize öyle gelin yada bir sürahi naneli limonata..

Ben ağustosun son haftası ile eylülün ilk haftası yoğumm arkadaş.
Eğer hala mümkün olabiliyorsa denize gireceğim....

Alınan bu ticketlarlada burada ağustos ayında kimsenin kalmayacağıda resmileşmiş oldu hayırlı olsun.

Does it hurt when you see that I'm gone....
Does it hurt when you see how I've done without you.....

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Tomorrow never comes until it's too late.....

Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde......

21 Temmuz 2009 Salı

Evettttttt....Düğünümüzü yaptık Kırklareli maceramızda bitmiş oldu, çok güzeldi gelinimiz dahada güzeldi, damadımız dünya tatlısı zaten, ağladık,kına yaktık, gelinin ayakkabısının altına ismimizi yazdık sonra hepsi silindi artık darısı başımıza, bol bol hemde bol bol oynadık. Damadın teyzesi ilk gördüğü yerde bizi sahneye oynayın oynayın diye yolladı, çok eğlenceli çok güzeldi. Öğlen yemeklerinde iki gün boyunca köfte yedik çok eğlendik.

Fakat Metro Turizm ile ikinci kez seyahat edişimdi yok bir üçüncüsünü istemiyorum yeter bana... Tam bir sosyolojik deney oldu.

Perşembe günüde diğer düğünün kına gecesi var, cumarteside düğün sanırsam çok kısa bir sürede düğün kotamı doldurdum. Artık sırada başkaları var sanırsam en yakın zamanda İzmir veya Fethiyede bir düğüne katılabilirim.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

İki hafta sonudur gerçekleştirmiş olduğum deniz, kum güneş sevdam bu hafta sonu yapmış olduğum yolculuk ile son buldu, önümüdeki iki hafta boyunca düğünlerde boy göstereceğim, biraz da olsa yanabildiğimden dolayı sevinçliyim, en azından düğün elbisesinin içinde çok beyaz olmayacağım.

Valla pazartesi sabahları saat 9:30da Ankara'da oluyorum direk bavulu eve bırakıp işe geliyorum, bu ikinci hafta ve biraz yorgun hissediyorum artık.....

Birde dün akşam, otobüse bindim, iki adım gittik amantanrım bir gaz sancısı dedim ölüyorum buna, evdeyken tık yok otobüse binince kıvrım kıvrım kıvrandım, bir sıcak çağ içip, kazağıma mideme bağlayınca rahatladım, ama mazallah allah kimseye vermesin bu gaz sancısı denen mereti, böyle dedim apandistim alınmış olmasa kesin apandistim patladı dicem öyle bir sancı....

Artık otobüsle biraz fazla seyahat etmemden dolayı, beni kolayca tanıyabilirsiniz elinde yastığı ve yolculuk üniforması olan yeşil şortlu birini görürseniz bilinki o benim.... Akşam yolculuklarında iyi bir yol arkadaşı değilimdir çünkü uyurum, bundan sonrada uyuyacağım bunu böyle bilin. Öyle müzik falanda dinlemiyorum sıkılıyorum belli bir saatten sonra yetiyor bana. Kitap dergi de okuyamıyorum midemi tutuyor... Hafif problemli gördüm kendimi..

Söyleyeceğim o ki, temmuz ayında hafta sonlarında benle plan yapmak istemeyin çünkü doluyum ya tatilde ya da düğündeyim. Molalarda, otogarlarda etrafınıza bakın belki de oradayımdır.....

2 Temmuz 2009 Perşembe

Uyum güzelliktir. Uyum, suyun özelliğidir. Su,sabrın simgesidir, istiridyenin yurdudur. Su olmasaydı incide olmazdı. Sabırlı ol ki, istiridye gibi inciler yaparsın.
Mevlana

Şu an okuduğum Ahmet Ümit'in kitabı Bab-ı Esrar'dan.......

26 Haziran 2009 Cuma

Il y a de l'officialisation dans l'air aujourd'hui ! Sous l'égide de la Justice et du Soleil, votre vie affective prend une tournure «légale». Votre partenaire pourrait vous demander en mariage, vous proposer d'emménager ensemble ou, si votre histoire est toute récente, vous présenter à sa famille ou à ses amis. Un bonheur sincère et durable s'annonce. Du côté de la vie active, le Bateleur et la Justice peuvent vous permettre d'arriver à un accord ou à la stabilisation d'une situation jusque-là indécise. Une certaine forme de discipline et de rigueur qui vous entoure et vous habite vous soutiendra dans la sécurisation et le renforcement des acquis sociaux, matériels ou professionnels.
qoutidien,astrocenter,yahoo.fr,tarot du jour

25 Haziran 2009 Perşembe

Do we still live in the shadow of our ex's or not?

For some of us, the answer is quite simple, no&yes, the ones trying to make longer answers is trying to say yes I'm still living in the dark shadow of my ex and couldn't find the enough courage to admit it to myself, shame on you people get over them.....

Self observation time, did I leave them in my past or still carying them to my present and future? Do I know the answer, maybe...

Fact, I don't like to talk about them, though I do have a bad habit that (sometimes!) I dig my sweethearts past, shame on me....

And what do I get by digging the past;a big bunch of nothing... And this big bunch of nothing bounce back as sadness, grief and some stupid ideas. Then I look for an explanation but for whom, to my concious....

So far I learned a lesson, a big one, so I'm telling you everyone stop digging the past try to enjoy the present and the future.....


When I'm coming to work this morning, the song on the radio was " All I really want is money in my pocket, cash in my hand..." I couldn't catch the rest of it....

17 Haziran 2009 Çarşamba

Bittim tükendim kalmadım hatta bu ne böyle bir adet mezuniyet özel sayısı çıkartıcaz diye yeminle avurtlarım, çöktü stresten uyuyamadım valla dün böyle dön dolaş uyuyamadım ayyy. Tam hazır dedik sayı valla emir kuluyuz emir yüksek yerden gelince bir anda dünya değişti ufff kazasız hallolcak valla cuma günü mezuniyet töreninde gazeteyi elime almadan rahatlayamacağım.

Osmanımmm sen dünyanın öbür ucuna gittin dimi, bak bu karmaşadan ne buraya yazdım nede Facebooktan sana, bu arada seni çok çok tebrik ederim tüm dersleri geçmiş olduğundan dolayı Osman bize ne getircen valla bana şeker çukulata getir :) stresten kan şekerim düştü..

Yaaaa bu düğünlere az kaldı ben ne giycem daha bilmiyorum yaaa... sıkıntılı bir durum Mysis almış elbiseyi, bende altın işlerini halletim. Geriye otobüs biletimiz ve benin elbise durumlarım var. Hayırlısı kısmet artık....

Yaz geldi ben daha parmağımı denize sokabilmiş değilim bundan dolayı kurdeşen dökermiyim diye düşünmüyor değilim....

5 Haziran 2009 Cuma

Kocaman Mayıs ayı bitti önümüzde devrilmeyi bekleyen Haziran duruyor.
İşlerimin azalmasından dolayı sürekli kitap okur vaziyette dolaşıyorum, bu arada dövmelerimi 12 tane kuşa çıkarttım. DramaQueen tadını kaçırma artık işin dedi haklıda ama bunu ona söylemedim tabi:)

Haziranın 4'ü olmasına karşın hava hala bahar ayından atamadığı bir karışıklık içersinde, yağmurlu. Yeni mekanlara yemeğe gidemediğimden gayrı size bir öneride bulunamıyorum. Fakat eğer biraz gülmek iyi olur derseniz My Best Friends Girl filmini öneririm, eğlenceli bir film. Alec Boldwin çok uymuş rolüne.

Resmi olarak artık evlilik mevsimi açıldı Deniz kuşum resmi duyurusunu yaptı, temmuzda bir hafta ara ile düğünümüz var Deniz ve Duygu. Düğüne giyilcek elbise almak lazım, altın almak lazım. Evlilik başlı başına hem evlenen hemde düğüne giden için bir olay. Güzel bir olay.

Bir kaç gündür aklımda şu şarkı var, bir kaç gündür bir hüzün var içimde nedenini bilemediğim dilimin ucuna getirip söyleyemediğm, söylemek istemediğim, neden anlaşılmıyor neden neden nedenn....

And then she'd say: It's OK I got lost on the wayBut I'm a Supergirl and Supergirls don't cry.And she'd say: It's all right I got home late last nightBut I'm a Supergirl and Supergirls just fly.

26 Mayıs 2009 Salı

bugün aslında geçen sene okumam gereken Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabını okudum, kütüphanden dvd aldım. Sanırsam böyle devam ederse benim için bayağı kültürel açıdan güzel bir yaz geçicek.

Dün DenizKuşumla konuştum düğününe az kaldı, nedense içimde bir heyecan var böyle.
Asıl haber MadameButterfly muradına kavuştu, hayırlısı olsun diyorum.

7 Haziran mı 6 sımı EatnJoy açılıyormuş, sinemalarda sürekli reklamları dönüyor bir gitmek lazım geçen gün gazetelerin birinde ankara ile ilgili bir yazı vardı, arjantin caddesinin artık nasıl sönükleştiğine ve filistin caddesinin nasıl tıklım tıklım olduğu ile ilgili aslında haksızda değil çok çabuk mekan tüketen ankarada olası şeyler bunlar.

Hafta sonu mezunlar eve hoşgeldiniz adı altında düzenlenen şenlik vardı fakat şenlik kavramından çok uzaktaydı,içinden hiçbirşey çıkmayan çekiliş kuponları ise tadından yenilmez güzellikteydi. Fakat Süperkahramanın her çektiğinden bir hediye kazanması acayip kıskanmama neden oldu.

Melekler ve Şeytanlar filmine gittim fakat Dan Brow'un en sevdiğim kitabı olmasına rağmen filmi beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Bu filmi sanki daha önce görmüştüm havası estirdi hatta abartmıyorum filmin ilk yarısında biraz uykum geldi neyse ikinci yarısında toparladım. Zaten yediğim mısırlarda hafiften bayatmıydı neydi....

Deniz,kum ve güneş istiyorum hemde çok.. denize girmek istiyorum. valla kampanya başlatcam.

Bilkent Ankuvada Kyma'ya yolunuz düşerse mutlaka ev yapımı limonatalarından deneyin derim, gerçekten çok ferahlatıcılar.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

19 Mayıs tatilinin ardından tekrardan işteyiz. Okul yaz tatili hazırlıklarında ortalıkta kimsecikler kalmamış, finaller başlıyor tabi.

Bende mezuniyet törenine yetişmesi açısından bir özel sayı hazırlama çabasındayım bakalım kahramanlarımızı bir sonraki maceralarında nasıl bir süpriz bekliyor.

Raftinge gitmek için şimdiden altyapı çalışmalarına başlamış durumdayım, en kısa zamanda yeniden gideceğim.

Bu pazar mezunlar evinize hoşgeldiniz panayırı var maaile gitmeyi düşünüyoruz. Dünde bizde tüm aile vardı ohhhh yedik içtik.

Okulda kimse kalmayınca hiç hoş bir durum olmuyormuş tatil beni daha fazla çağırmaya başladı. Gizemcimde zaten Cundaya gitti ayyyy bende gitmek istiyorum, haziranda kaçmaya başlarım ufak ufak....

17 Mayıs 2009 Pazar

bu hafta eğlenceli oldu, Hacettepe şenliklerine gitme fırsatım oldu. Kesinlikle bizim Mayfest'ten çok daha iyi. Herşeyiyle tam bir festival havasında tabi kampusun daha büyük olmasınında buna çok büyük bir katkısı var. Süperkahramanım, Georgeofthejungle ve birkaç kişi daha Hacettepe'de Kenan Doğulu'ya gittik, çok kalabalıktı. Fakat şenlik alanında ilk dikkatimi çeken Efes Pilsen oldu, heryerde stand kurmuş ve bira satıyordu, bizim şenlikte ise alkol varmı diye çantalarımızın içine kadar aranıyorduk, orada ise durum tam tersi birayı sizin ayağınıza kadar getirmişlerdi. Çadır Kebap'da oradaydı ve Kenan Doğulunun olduğu gün kuyruğu görmeliydiniz çok uzun bir kuyruk vardı. Geçen sene yaşamış olduğum Demet Akal'ın konserinden sonra amfi tiyatronun diğer tarafına bayağı geniş bir sahne kurmuşlardı herkes ayakta izliyordu konseri.

Neyse Hacettepe şenliklerinin son gününde sahneye Dolapdere Big Gang ve Bedük çıkacaklardı. Drama Queen kendisininde gelmek istediğini söyledi ilk önce duyduklarıma inanamadım ama çok sevindim. Gerçekten o gün DramaQueen'le birlikte konsere gideceğimden dolayı çok sevinçliydim. Akşam gittik Kenan Doğulu izdihamından eser yoktu o kadar güzel bir ortam vardıki, rahat rahat hareket edebiliyordunuz, sahnedekileri yakından görebiliyordunuz. Dolapdere Big Gang muhteşem bir performans sahnelediler, DramaQueen dans etti çok eğlendi bende çok eğlendim. Ardından Bedük sahneye geldi ve aman tanrım çok güzeldi, sahne ışıkları herşey. Şimdiye kadar geçirdiğim en güzel şenliklerden bir tanesiydi, bundan sonra tüm şenliklere DramaQueen ile birlikte gideceğim.

Cumartesi günü Süperkahraman, arkadaşı TeddyBear ve onun bir arkadaşı ile Düzceye Rafting yapmaya gittik, herkese tavsiye ederim çok eğlenceli çok güzel bir deneyim. Çok çok eğlendim. Hava çok sıcaktı su harikaydı hayatımda görmediğim kadar çok kurbağa gördüm. Bir dahaki sefere DramaQueen'de geleceğini söyledi, eve dönüş yolunda Abant'ada uğradık iyi oldu. Çok zevkli ve güzel bir yolculuktu.

Pazar günü ise her tarafım ağrıyordu özelliklede sol kolum kürek çektiğim kolum ayyy çok hammışım.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Neeeeeeee, kaç gün olmuş öyle, aradan ayrı ayrı. Valla biz bu arada, Mayfestimizi gerçekleştirdik. Niloş geldi, de, yani böyle mi hüsrana uğratir yok bidahada olsa Niloş'a para vermek alırım cdsini paşa paşa evimde,ofisimde dinlerim hem dinlerken bi taraflarimda donmaz:)

Ertesi gün ise MFÖ vardı ayyyyy çok şahane idi, acayip şahane bu arada Mayfestte iki gün boyunca öğlen yemeği temel besin maddem Adana idi, ilk günkü kötü ikinci günkü güzeldi, kumpirim viraz çiğ kalmıştı, içtiğim frozenda ne idüğü belirsiz bir ananas smoothie frozendı, yemek konusunda başarısız, fakat aldığım bilezikler konusunda başarılı bir Mayfestti, birde Bahçelievlerde ve Atatürk Bulvarında şubesi olan bir mağaza gelmişti, buradan almadim şimdi ektstra Mayfest kazık fiyatıyla satıcak paşa paşa dükkandan alırım pazarlık yaparım.

MySis ilk gün bizde kaldı, yağmur yağdı güneş açtı klasik bir mayfest oldu, fakat mezun olunca o eski tadı vermiyormuş....

Şimdi Mayıs 24'te mezunlar eve hoşgeldin pikniği var.

Bu hafta sonu Raftinge gidiyoruz, kimse beni tutamaz kendimi tuzsuzda olsa suya atacam mayomu giyicem:)

Haziranda Ayvalık'a dalışa gidiliyor bi gun izin mi alsam, neden olmasin.... Şöyle bi yuvama gidiyim bol bol enerji toplayim.

29 Nisan 2009 Çarşamba


Bugün çarşamba, haftayı yarıladık sayılır,Cuma 1 mayıs tatil:)

Bu arada dövmeme nazar değdi sadece bir tane kuş, çıktı gitti, uçtu galiba :) yeniden içini doldurtcam hazır eli değmişken mustafa bir iki kuş daha mı yapsa? Yapsa ne güzel olur.

İçimde bir heyecan Mayfest yaklaşıyor diye, öğrenciyken bu kadar heycanlanmazdım, heralde işten arada bi çıkıp oraya gitcek olmanın verdiği heycan ee ne de olsa fotoğraf çekmem lazım:)

Bir fikrim vardı kimsenin kaale almadığı fekat daha sonralarda bir yerde görürsem ben daha önce düşünmüştüm derim.. Patates kızartması. evet fikir bu amsterdam usulü:) bu kadar yazıyorum yoksa fikrim buradan da çalınabilir bence mayfeste çok uygun bir düşünce..

Havada hala kapalı offf ısınsın yavaştan...

24 Nisan 2009 Cuma

Bir hafta daha geçti yanlız bu hafta benim için hastalıkla doluydu, pazartesi sabahı kalktığımda böyle boğazımda bir gıcıklanma, belimde bir ağrı, neyse geçer fln, ofise geldim ayyy bütün her yerim ağrıyo,neyse pazartesi öylece geçti. Salı oldu ayy kalkar kalkmaz belimin ağrısı allah dedim, neyse geldik gene ofise salıda rahat gün ayy bacaklarım eklemlerim her yerim kırılıo böyle olmayacak dedim öğleden sonra izin aldım doğru eve gittim, bide ne göreyim eve gittim ateşim olmuş 38,5lar, bir kabullenememe durumu ben nasıl hasta olurum diye, DramaQueen'e iyice nazlandım, ilaç,antibiyotik, ateş düşürücü derken sabah mis gibi ateşsiz kalktım, ofiste nispeten iyiydim, sonra doktora gittim meğersem akut faranjit olmuşum, aldığım antibiyotiğe devam birde nurofen cold flu verdi günde 3 kere alıyorum. Perşembe 23 Nisan neşe doluyor insan evde dinlendim herşey harika boğazım ağrımıyor, ateşim yok ama oda ne akşam saatlerine doğru böyle bir burun tıkanıklığı, salya sümük hapşırmalar yok artık yok artık dedim, bugün cuma şu an sol kulağım tıkalı artı sol burnum diyeceğim kaçtane burnun varki diye siz soracaksınız ama anladınız:) oda tıkalı. Bir vicks buğseptil yaptım ki çok severim mentollu, naneli herşeyi sakız, çukulata, şeker, dudak parlatıcısı, krem, ilaç, buğseptil yeterki naneli, mentollu olsun. Yanlız bir diğer konu hastayken kıyafet seçip giyinmekten nefret ediyorum, böyle zaten paçozsun ne giysen, üstünden akıcak en yakışan kıyafet hasta iken pijamadır:) Geldim, saç baş biyerde, burun çeke çeke ofiste şu satırları yazıyorum...

23 Nisan adetidir, gene şimşekler çaktı bizim orada, yağmur şöyle bir boşaldı, artı dolu yağdı. Ohh adet yerini buldu gene bugün kapalı yağsın, yarında yağsın ama biliyorumki 27 Pazartesi günü günlük güneşlik olacak.

Bu arada kaç zamandır beklediğim sadece oynayanlar için gitmek istediğim He's not Just in that to You vizyona girdi, türkçesiye Erkekler ne söyler Kadınlar ne anlar mı öyle birşey aslında ingilizcesi ile tam örtüşmeyen bir başlık olmuş fakat burada tercüman gayet iyi çevirmiş neden çünkü filmin genel konusu ilişkiler de kim ne söyler ötekisi ne anlar şeklinde, meslektaşımı tebrik ederim.

Pazartesi, yani böyle hasta olmadan önceki planım cuma akşamı Süper Kahramanla birlikte sinemaya gitmekti(ki kendiside çok hasta, hatta benden daha hastaydı artık biraz daha iyi, demeyinki Süper Kahramanlar hastalanır mı valla MySis ve bende çok şaşırdık:)) Fakat bu plan rafa kalktı, ama cumartesi günü biraz daha az salya sümük olursam ve sol kulağımda açılırsa akşam sinemaya gidicem, plan budur.

Hatta hasta olduğumdan dolayı Pinhani konserine bile gidemedim ki gerçekten çok arzu ediyordum, hem yeni albümde çıkardılar.

Şu an öğrenci olmayı istediğim anlardan birisini yaşıyorum gene, 24 Nisan ve Cuma, dolayısıyla 23 Nisan tatilinde olan herkes kendilerine şöyle perşembeden başlayan bir tatil verdiler, valla okulda ses yok, yoldan kimse geçmio terk edilmiş bir üniversite oldu, havada kapalı birazdan yollarda teksas vari çalılar uçucak.

20 Nisan 2009 Pazartesi

cumartesi günü MySis'le birlikte dövmeciye gittik, kuzu kuzu oturdum. Su an cok güzel 8 adet uçan kuşum var, çok mutluyum, sunun hevesini alıyım kesin ikinci dövmemide yaptıracağım...

I dream no more,
I plan no more,
I wish and hope no more....

Partly cloudy, grey sky above me..
Sun is hiding, I'm far away of it....

16 Nisan 2009 Perşembe

Persembeninde sonuna geldik bugün hayatimda verdiğim büyük kararlardan birtanesini verdiğim bir gündü cumartesi günü resmi olarak dövmemi yaptırmaya gidiyorum. Yanlız telefonu açıp randevu alıncaya kadar geçen süre çok sancılı oldu. Kendimi ödev yapmamak için alakasız başka her işle uğraşan öğrenci olarak hissettim.

MySis geldi bugün ofise ayy özlemişim iyi geldi bana cumartesi günü Süper Kahraman ve MySis dövmecide elimden tutucaklar okula yeni başlayan çocuklarını okulun ilk gününe getiren anne babalar gibi. Mutluyum.. MySis'le birlikte aradım dedim gelicem ne zaman müsait saat 3:30, tamam neden olmasın.

Heycanlıyım, daha yolun başındayım bakalım mürekkebi yiyince vucüt alışkanlık yaypıp hadi ne duruyorsun ikincisinide yap diyecek mi? Umarım der:)

Yaptırmadan alışkanlık yaptı bende bu:)

Sabah ne giyicem derdime bir son istiyorum, gene bulamadım gene bulamadım. O kadar kıyafetim var giyinemiyorum şu ara mevsim bitemedi:)

Aslında şimdi yağsın, bahar şenliklerinde yağmasın, gülelim eğlenelim...

13 Nisan 2009 Pazartesi

Bir pazartesi daha saatlerimiz şu an 14:30'u göstermekte ve ben kafamdan henüz doğmamış çocuğa don biçmekteyim.

Şu onaylatıp yollama işi beni geriyor anacım, o görcek bu görcek zaman akar gider fakat fatura her daim benim başıma patlar. Neden çünkü bu pazartesi günü lanetidir.

Korkuyorum, pazartesi günü lanetinin ileriki safhalarda dozunu arttırıp acımasızca beni ele geçirmesinden, ah varya ne laflar söyler karşımdaki muhatabımın ağzını açık bırakırdım fakat emir komuta zincirinde alt halkalarda olduğumdan henüz böyle şeyler yapamıyorum. Gün gelecek emir komuta zinciri kim olduğumu anlayacak.....

Mais il y aura des temps..... Je m'en fous de tout, je veux respirer encore un autre fois.

Bu akşam çok efkarlıyım, şarkısı kaç gündür kafamda... ne güzel şarkı ama.

Bu cumartesi dövme yaptırıyorum çok kesin.

8 Nisan 2009 Çarşamba

Efenim tekrardan merhabalar, gün güneşli insanlar neşeli mi,insanlar neşeli olabilir fekat gün pek güneşli değil. Pazar gününün yazdan çalınan bir gün olma faslı pazartesi gününün bardaktan boşalırcasına yağan yağmurla birlikte kaybolmasıyla son buldu. Hatta hızını alamayan bardaktan boşalma bugün çarşambaya kadar devam etti.

Prenez une journée de repos aujourd'hui. C'est votre journée de chouchoutage intensif ! Allez chez le coiffeur, achetez-vous de jolies petites fringues... Pourquoi pas aller au sauna avec une bonne copine ? Votre souci principal du jour devra être le temps de séchage du vernis vermillon et du masque facial à l'argile douce. Décrochez complètement de vos tracas quotidiens et ne pensez qu'à vous !

Yukarıda yazılı olanları fransızca bilmeyen arkadaşlar için kısaca özetlemem gerekirse bugünü kendinize ayırın kuaföre, gidin kendinize ufak bir iki bişi alın diyor. Ve neden yakın bir arkadaşınızla saunaya gitmiyorsunuz diye sonlandırıyor. Fakat fransızlar bile bu durumda kız erkek ayırımını yapıp "Bonne Copine" diyor. Neden erkekten iyi arkadaş olamaz mı, sadece sevgili mi olur veya sevgiliniz gerektiğinde sizin iyi bir arkadaşınız olamaz mı?

Ardarda ne güzel sorular bunlar, fakat bu sorular retorik sorulardır bilginize:)

Geçen gün MySis'le yaptığımız muhabbet sonrasında, iş hayatından beklentimizin hep yönetici pozisyonu olduğunu anladım. Fekat iş hayatındaki o yüksek pozisyona ulaşmak için gereken yüksek merdivenleride çıkmak için, alt basamaktan başlamak gerekmektedir. Alt basamaklardan çıkarken kafanızı kaldırıp yukarı basamaklara şöyle bir seyir ederken, hangi üst basamakta durmak istediğinizinde farkına varıyorsunuz.

Iş konusunda, yazın ortalarında bir bocalama yaşayabilme durumumun vehameti içerisinde muhtelif iş bulma sitelerinde yaptığın derin aramalar sonucunda mühendis olma teriminin daha doğrusu benim mühendis olamamamın verdiği gaflet ve delaletini yaşamaktayım. Mühendis olmak ya da mühendis olmamak.... Hayatı bence böyle tanımlayabiliriz.

Sistem mühendisi, aviyonik test mühendisi, onun mühendisi bunun mühendisi, acaba diğer işler sırf mühendis olamayan insanlar üzülmesin diye mi türediler. Daha en basit matematik işlemini yapamazken ki bu işlemler genelde topluca gidilmiş bir yemek sonrası, hesapta kendi yediğim ve içtiğimi hesaplamaktan oluşmaktadır. Hele o sayılara gıcığım,3.75 yok 4.85 neden?
Kendimi zaten kasiyer olarak hiç düşünemiyorum mazallah kimse o kuyruktan çıkamaz çünkü ben para üstünü toplayıp kendilerine teslim edemem.

Yukarıda yapılan gereksiz benim olmayan matematik kafamdan bu kadar bahsettikten sonra kendime uygun bir iş bulamadım. Sonuç budur... Aramalarım devam etmekte fakat her geçtiğim sayfada allam neden soruları kafamda hızlıca dönmektedir. Hatta o kadar fazla dönmektedirki ofisin duvarları şöyle bir üstüme basar. Kafamdaki hayaletleri kovup bir parça portakallı bitter çukulata yedikten sonra aman yarın bakarım mutlaka benim istediğim birşey çıkar diyerekten siteyi kapatırım.

Dünden beri nerede çalışmak isterdin sorusunu kendime defalarca sordum, bu soruların cevaplarını firmaların sitelerinde aradım fakat açık olan pozisyonlar hep yukarıdaki kriterleri içermekteydi. Şöyle yeni yapılan, açılan bir yer yokki ahanda aradığımız insan sensin desinler bana.

Süper Kahraman, işe girmemden önce bir işe girmek ve orada devam etmek için gerekli olan kriterleri saymıştı. Şu anki işimde hangi kriterler var derseniz sanırsam, çalışma saatlerim derim hiç düşünmeden. Maaş bir kriter değil, çalışma arkadaşları deseniz kriter olmaya aday bir kriter bile değil. Çeviri günlerimden kalan güzel bir cümledir, AB aday adaylığı. Aynen öyle bir durum aday olmaya bile aday değil daha vahimmm.

Dün MySis, ben ve Avusturalya Fatihim Panoraya gittik, etrafımdaki arkadaşlarım, has benim olanlar yavaştan gidiyorlar:( üzgünüm. Bu arada Panorada,Tike'nin fastfood diyebileceğim bir kolu olan Porta'yı hiç tavsiye etmem özlü bir deyiş ile açıklayım "bi dahada olsa gitmem" ne yemekleri ne ortamı hiç birşeyi.

Birde şu konuya olan derdimi anlatmak isterim muhtelif kozmetik dükkanlarında çalışan bayanların suratlarındaki bıkkınlık, böyle birşey soruduğunuzda lanet ederek size yardımcı olmaları, ağızlarından çıkamayan bir başka arzunuz var mıydı sorusu aslında alt metni okursanız eğer başka bir arzun olursa o eyelinearı sana yediririm. Pardon kimse seni silah zoruyla orada çalıştırmıyor oraya şahsi olarak başvuran sensin. Birde pardon bakarmısınız dersiniz sizin olduğunuz yere gelinceye kadar geçen sürede siz aradığınız ürünü çoktan bulmuş kasaya doğru ilerliyor olursunuz, size olan bakışlarında ise neden dedikodu mu böldün metni geçmektedir. Karşısında böyle bir ezilme ya pardon deme hissi verir. Yeter artık.

Böyle durumlarda bir azarlama isteği ara sarı boyalı saçlarından tutup boyacı küpüne batmış suratı yerden yere vurma isteği içimde bigbabol sakızı gibi şişmektedir.

Birde Dünyanın her tarafında alınan ürün olsun olmasın verdiği testerlarla tanınmış bir mağazada testerları ancak siz isteğinizde vermeleride çok şaşırtıcıdır. Verecekleri cildinizle uyumlu bile olmayan o kremlere, yada fondötenlere bağlı yaşaşamamaktayız fekat alınan o testerların verdiği haz başkadır. Pardon tester varmı diye sorduğunuzda "sadece saç maskesi var" dendiğinde bizim anlamamız geren saç maskesi testerına kadar düştün yani kendinden utanmalımısın mıdır? Çok dertliyim, sonrasında yapılan fakat Pariste, bilmem nerede açıklamalarını duyuncada, çevir kazı yanmasın cevapları evlere şenlik.

Dertliyim, saç maskesine kadar düştüm.

3 Nisan 2009 Cuma

mucizevi bitki biberiye...

evet bıraktığımız yerden bir toparlayalım bakalım, aslında çok enteresan şeyler olmuyor, geçen cumartesi mesa salatada idik, Milli maçı izleme ardından gecelere akma deyimini gerçekleştirmek amaçlı. Maçın sonucu malum.. gecelere akma deyiminide çok gerçekleştirdik diyemeyiz fekat güzeldi eğlendim, yanlız salata biraz fazla mı pahalı idi? gitmeyeli zaten çok uzun zaman olmuştu eski bir arkadaşı görmenin verdiği mutluluk ile fiyat konusunda o anda çok durmadım, anca dışarı çıktığımızda şöyle bir yokladı.

Bu hafta Biberiye bitkisine takmış durumdayım, aktardan aldım ofiste, evde içiyorum. yanlız biberiye yaprağı olduğundan sonrada bir yaprakları çaydan ayıklamam gerekiyor onun içinde gerekli çalışmaları yürütüyorum. Efenim bu bitki her derde deva birşeymiş özelliklede benim gibi hayatının büyük bir bölümünde migren sıkıntısıyla uğraşan biri için bulunmaz bişi. Yağını yaralara sürünce antiseptik özellik mi desem, eklemlere sürünce ağrıyı azaltmamı desem, çay olarak demleyip içince gaz söktürücü, diriltici mi desem desem yok yok bu bitkide.

Hem bunların hiç birini yapmasa bile kötü birşey değil ne varsa doğada otta bitkide var. Yazında aksilik olmazsa papatyaya takmayı düşünüyorum.

Bu arada nestlenin portakallı bitter çukulatasınıda denedim tavsiye ederim.

Dün akşam MySis'le birlikte herzamanki mekanımız Flatteydik. Mekan güzel fekat ben oranın yemeklerine biraz daha özen gösterilmesini rica etmekteyim, bu ikinci kez yemek yiyişim oldu ve gene hüsrana uğradım, lezzetsizdi. Ama ortam mekan güzel, gitmeyenlere tavsiye ederim.

Efenim bugün cuma TGIFriday's durumlarındayım. Acayip uykum var üç gündür uykumu alamadığımdan dolayı bugün sabah orta şiddetli bir migrenle günaydın demek zorunda kaldım, bu satırları yazıyor olmam demek şiddetini arttırmadığını kahvaltıdan sonra almış olduğum ilacın sadece midemi delmeye değil aynı zamanda ağrı içinde işe yaramış olduğunu görüyorum. Ofise gelince mucizevi biberiye çayından kocaman bir bardak içmiş olmama rağmen kafamın sol tarafı hala hafif bir bas eşliğinde aynen bum bum yapıyor.

28 Mart 2009 Cumartesi

tiz bir çığlık, ama sessiz derinden...
uzaklardan kulaklarıma çalınan,
gözlerimde yaş,
akamayan,boğazımda düğümlenmiş.
kararsız karamsarlık
inişli, çıkışlı,
kapana kısılan küçük yürek
derinden çarpan,
artık kırılmış.
üzgün..

gözlerde hüzün,ses titrek
neşesi solup giden,
kurtulmayı bekleyen....

26 Mart 2009 Perşembe

Neden,ne zaman ve niçin...

bugün gene ofise, böyle çok işim var akşamki toplantıya yetiştirmem gereken bi dolu işim var diyerekten geldim, fakat ne goruyumki aslında dün akşam yollanmaya söz verilmiş olan makaleler yollanmamış. Aslında bizim buradaki olay tam bir zincir reaksiyon örneği doğru ölçülerdeki elementleri reaksiyona sokarsanız sorun olmaz fakat siz doğru oranda sokup sonuç elde edemiyorsanız katalizörlerde bir sorun var demektir. Tıpkı MS'de olduğu gibi eger sinir nöronlarından elektrik akımı geçemez nörönlar elektriği iletemezlerse bir eylem yapılamaz.

Kafamdan bin türlü şeyler geçiyor eğer gelmesi gereken makaleler toplantidan 5 dakika önce gelirsede hiç bir işe yaramaz, yani bu zincirleme reaksiyonu anlamak için dahi olmak gerekmiyor.

Sinirliyim daha doğrusu kızgınım....

Gezegenlerin dizilişindende olabilir, yeni ay doğuyomuş burçlar aleminde:) Birde hava kapalı ona da gıcığım.

Sabah ne giyicem derdi yaşamaktan sıkıldım, ha sanki yaz gelince bu dert biticek mi ? Hayır bitmeyecek ama biraz daha aza inebilir diye düşünüyorum.

Saat geçiyor yahu nerede bu yazılar.....

Daha başka şeylerede gıcığı ama belki onları yazmak için bir derin nefes alıp içimden 5'e kadar saymam gerekicek.

23 Mart 2009 Pazartesi

long time no see:)

Birkaç gün olmuş yazmayali, bakalım kaçırdığımız günler içinde neler olmuş, Perşembe günü ahım şahım değildi normal güzel bir perşembeydi. Çarşamba günü Latin dansı dersine gittik, Cha cha ögrenmeye başladık gayet eğlenceli fakat benim bir giriş problemim olacak diye düşünmekteyim. Cuma günü Süper Kahramanda parti vaktiydi, Madame Butterfly sarhoş oldu çok şekerdi, sürekli Çapkın Kız şarkısını söyledi. Ben sorumlu sürücü olduğumdan, Madame Butterfly'ı evine bıraktım. Cumartesi Drama Queen ile birlikte Venedik'te bir Gece isimli operete gittik çok şekerdi, ilk sahne sonlarına doğru gözlerim kapandı ama ikinci yarıda çok eğlendim. Pazar anneannemlerleydim, hava yağmurluydu. Bayağı bi ıslandık biara.

Güzelim yurdumun bu kaldırım sorunları nezaman sona erecek, yani bir tekerlekli sandelye ile uyumlu yollar ne zaman yapılacak yada bakın burada rampa var diye kasım kasım kasılan yönetim acaba o 45 ile 90 derece arasında değişen eğimden hiç tekerlekli sandalye çıkartmış mıdır? Pek sanmam....

Gene bir hafta başlıyor, bu cumartesi Drama King++ geliyor, haftaya salı dönecek.

Hala sinemaya gitme isteği var içimde, sesimi duyun....

Madame Butterfly'ın doğum günü hediyesinide hallettim hatta elim değmişken Süper Kahramana ve kendimede birşeyler aldım. Sonra biri hdiye açar diğeri bakar olmasın diye.

Bakalım bu pazartesi hangi Murphy kuralları geçerli olacak?

18 Mart 2009 Çarşamba

Carsambayı Sel Aldı:) yoksa o öyle değil miydi?

Dışarıda kar yağmakta, yüzümde canavar yumurtası kıvamında bir sivilce bulunmakta:) kafiyeli oldu. Sabah yeşil çay içtim valla bir rahatlık,huzur verdi.

Yüzümde hakkaten bir kitle var, geçmiyor acayip kafama takılmış durumda hatta insanlarla konuşurken acaba sivilceme mi bakıyorlar diye kafamdan geçiriyorum. Ama suç benim öyle çikolata, börek, kızartma yemicektim suçluyum, cezasında kocaman ama kocaman bir sivilce ile çekiyorum. Sıkmıyorum kendisini fakat geçmesi için elimden geleni yapıyorum. Sivilce muhabbeti tamam yeter.

Dün kendimi acayip cadaloz hissettim, ama öyle hissetmeme sebep olanda gene bendim, hatalıydım ve kabul ettim. Super Kahramanım ise çok anlayışlıydı. Tam bir süper kahramandı. Ayrıca dün Magellanda böyle bir Serdar Ortaç akşamı kıvamında bir durum vardı, güzeldi. Pizzalarını şiddetle tavsiye ederim, özellikle steak pizzasını.

Bugun çarşamba bakalım Madame Butterfly ne alemde olucak bugün, meraklıyım, sabırsızım.

Canım acayip bir kahve çekmekte, burnuma kahve kokuları geliyor artık siz tahmin edin.
Canım aynı zamanda sinemayada gitmek istemekte, biraz ara verdim sinemaya gitme konusunu.

17 Mart 2009 Salı

Ne Şans:)

Vous vous entendrez bien avec tout le monde aujourd'hui nil ! Incroyable, mais vrai ! De votre mère, à votre sour, à votre fiancé jusqu'à la revêche mademoiselle Lelonbec ! Vos collègues de bureau se comporteront en amis, vous n'en reviendrez pas ! Bravo, vous avez réussi à créer un climat de confiance et de sérénité entre vous et les autres. Continuez sur cette voie, votre joie de vivre est contagieuse ! A quand un best-seller sur votre recette du bonheur ?

16 Mart 2009 Pazartesi

Pazartesimazartesi

Bir iş günü daha bitti, ya bugün nasıl bir hava vardı öyle, kar yağdı durdu güneş açtı. Bugun tam Pazartesi sendromuna uygun normal bir pazartesi oldu. Sabah ofise girdim ve öğlene kadar kalkamadım, öğlen Madame Butterfly'la yemeğimizi yedik, o sırada Madame Butterfly'ı bir kez daha araba farını gören kedi, gelincik ve tavşan kıvamında buldum. Sebebi açık ve seçik 09Osman'dı.

Artık kollar sıvanmalı ve bu araba farı görmüş kedicik kıvamından çıkmalıydı. Pazar günü konuştuğumuz herşeyi kulağına küpe yapmıştı bile... Artık zaman action zamanıydı. Bakalım bizim Madame Butterfly ne zaman 09Osman'la tanışabilecek?

Bugün içimden gene 10 kadar saymamı gerektircek bir olay yaşadım, öğlen olmuş artık bu saatten sonra Murphy kuralları çalışmaz dememe kalmadan, haberim bile olmayan bir telefon bağlantısı ile yarabbim dedim. Oncelikle insanların dinlemeyi bilmeleri gerekmektedir yaş ve mevkileri ne olursa olsun. Telefonda konuşmak çok zor birşey değil, ne istiyorum, en basit ne şekilde ifade ederim, ama tabikide herkes bunları gerçekleştiremiyor.

Neyse Murphy kuralı bugünde geçerli oldu rahatız. Yarın akşam MySis'in dediği gibi Flat'a gidiyoruz bu arada Pazartesi kuralını gerçekleştirip Nil'in albümünü dinledim tüm George of the Jungle'lara inat:)

Süper Kahraman dağdan döndü bakalım kahramanımızı bundan sonra hangi maceralar beklemekte?

Su Facebook gene değişmiş sinir oluyorum, tamam değişiklik güzl iyi hoşda öyle zırt pırt beni deli ediyor. Internetten dizi izlediğim sitede kapanmış, yaaa şu Friends'ı sevabına biri bana getirsin.

Öptüm şekerler.....

15 Mart 2009 Pazar

bir pazar daha geçti

Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır mı? Cevap kesinlikle evet, sabah kalktığımda etraf bembeyazdı. Martın sonuna yaklaşırken yaşamamız gereken ara geçiş ayı olan havaları iyiden iyiye hissediyoruz, ne güzel ne güzel.

MySis'e geçen sorduğum sorunun cevabını almadan bugün Drama Queen ile birlikte o elbiseyi aldım,çünkü biliyodum ki MySis'in cevabı evet olacaktı, sanırsam içimde cevabı bilmenin verdiği bir rahatlıkla aldım o elbiseyi. Siyah ojelerimi gene sürdüm, artık yeni iş günüm için hazırım.

MySis, Cuma günü GREye giricekmiş allah zihin açıklığı versin, su gibi geçsin sınavından.

Bazen kafanızdan düşünceler çok yüksek sesle geçtiği olur mu bana çok oluyor hatta etrafıma bakıp acaba dışımdan da söyledim mi diye bakınıyorum. Bazen yaptığım işle ilgili olarak Do we look like a charity foundation that we have to cherish all the success that have been done diyorum, hatta keşke wishing, and hoping to have that enough courage to say that out loud diyorum.

Internette aradığınız şeyi doğru bir şekilde aradığınızı nerden bilebilirsiniz ya da bu öğretilebilir mi yoksa bilginin armut piş ağzıma düş şeklinde bize gelmesine çok alıştığımızdan dolayı başka bir tık yapamıyor muyuz. Kardeşim bir yazdığın sorgu sana isteğin cevabı vermiyorsa bir başka sorguda aramayı dene, aramanı basit tut bazen en zor en ulaşılmaz dediğin sonuçları en basit arama yolu ile yapabilirsin.

Şimdi bu kadar alakasız düşünce akışı nerden geldi diye soracak olabilirsiniz ama bir çoğunuz neleri veya kimleri kastetiğimi çok iyi anlayacaktır.

Bugün uzun zamandır uzak kaldığım çay börek pasta sevdama ulaştım ve yedim ohh sefam olsun. Yanlız herkesin bu ay çok şişmanladım, oram çıktı buram sarktı sohbetleri beni fazla germeye başladı. Tamam biraz hareketsiz bir yaşam sürüyor olabilirim ama bu kendimi haklı gördüğüm anlamınada hiç gelmez. Ama bazı şeyler insana bir kere iki kere, olmadı en fazla üç kere söylenir. Daha fazla söylendiğinde kabak tadı verir ve negativiteyi arttırır. Hem şişmanlık nedir, boy kilo ve yaş olarak herkese göre değişir, özel durumları vardır. Belki karşındakine fazla kilolu geliyor olabilirsin ama bir başkasına göre hiç de öyle gözükmüyor olabilirsin. Lütfen insanları kırabilecek espirilerden de kaçınalım. Evet yemeyi seviyorum hayattan zevk alıyorum çünkü gurme olduğumdan dolayı diyorum ve artık bu şişmansın konusunu kapatmak istiyorum:)

Börek muhabbetinden sonra Madame Butterfly ile birlikte Park Caddesindeki Las Chicas'a gittik, valla gittiğimiz saatte sinek avlama seansı vardı galiba hatta girmeden önce acaba bu saatte kapalılar mı diye sordum. Boş görünce aklıma şu soru geldi acaba bazı mekanlar lanetli olmaya mahkum mudurlar Park Caddesinde birçok yer gereksiz rağbet görürken bazı yerlerin böyle boş olmasının sebebi nedir? Pazarlama stratejilerinden kaynaklı bir sorun mu var, yemekler mi kötü, yoksa çok mu pahalılar? Tam olarak hangisi bilmiyorum belkide c seçeneği yukarıdakilerin hepsidir.

Bence güzeldi, mutluydum, yedim içtim. Bir pazar gününü de böyle geçirdim....

14 Mart 2009 Cumartesi

mayışık cumartesi

evet cumartesi oldu hatta akşamı oldu,bitti bugun istediğimi yaptım ve hiçbirşey yapmadım tüm gün boyunca, bir iste leman abla'ya gittim tunaliyi gezdim, Madame Butterfly'in doğum günü yaklaşıyor şöyle bir etrafa baktım kendime de birçok şey beğendim, super kahramanım dönsün onu kandırır bi alışverişe çıkartırım. Bazen bütün dolabımı yenilemek istiyorum, yeni yeni hele şu ara mevsimlerde sabah ne giyicem sorusu beni deli ediyor, gerçekten deli oluyorum. Kat kat giyiniyorum sabah yagmur yağıyor oluyor, sonra güneş açıyor sıcak geliyor. Artık tamam yaz gelsin, zaten her yerde cıvıl cıvıl renkler. Ay hele o nar çiçeği rengi yok mu muhteşem.

MySis buarada sana danışıyorum, şu yeni aldığım babetlerle narçiçeği elbise giysem çok mu boğar, eğer öyle ise açmak için beyaz hırka veya kum rengii bej hırka giyilebilir mi?

Ohh blogumu ziyaret etmişler ne guzel ne guzel, peki bu herkesin super kahraman olma isteği ne olacak, zaten süper kahramanın hangi gizli güçlerini olduğunu bile belirtmemişim. Sen Madame Butterfly'sın ve sende MySis' sin bence çok güzel. Madame Butterfly, sözüm sana hikayesini biliyor musun gerçek Madame Butterfly'in:)

Bu arada siyah ojelerimi çıkardım ama sadece hafta sonu için çünkü tırnağım kırıldı. Bugün bide noldu tunaliya indigimde arabayı bıraktığım otoparkta ilk defa "yaa pardon bizim araba çalışmıyor sizin aküye bağlayabilir miyiz?" sorusunu duydum. Pencereyi açıp
adama cevap vermem gereken 5 saniye içersinde kafamdan o kadar çok düşünce geçtiki babamın dedikleri, ya araba patlarsa sorusu. Tüm bunları bir kenara bırakıp evet dedim, hayır neden diyemedim, sonra başka bir komplo teorisi olan acaba arabadan indiğimde çantamı çalarlarsa sorusu şle boğuştum. Bunların hepsi medya yüzünden. Zaten beceriksiz çıktılar, arabaları çalışmadı.

Eve gelirken arabada Nil'i dinledim gene ayyy çok sevdim ben bu albümünü George of the Jungle duysa hayırdır ilk defa mı dinliosun der kesin.

Bugun gazetede Ankara'nın top 10 eğlence mekanını belirlemişler ilk sırayı Mesa Salata almış, diğerleride işte Overall, Murphy's, Dip Sahne etc. ne güzel demekki hep en iyi yerlere gidiyormuşuz da haberimiz yokmuş. Yanlız dikkatimi çeken bir nokta ise şu meşhur Park Caddesinden listeye giren tek yerin Wall olmasiydi, diğer yerler neden yoktu.

Bence Park Caddesinde yeni açılan SPR Pub'da güzel nedense ben çok sevdim küçük, herkes kendi halinde, tama sigara dumanı acayip rahatsız edici ama 19 temmuzda buda bir son bulucak.

Bizim Drama Queen içerde Road trip to Spain'i izleyip bu yaz İspanya'ya gidelim düşünceleri geçiriyordur aklından. Kendisi gene diyette, MySis mesajı aldın sanırsam:)

Öptüm sizi şekerler....

13 Mart 2009 Cuma

yeni yine yeniden

tam Nil'in yeni albumunu dinlerken ve ofis penceremden disari bakarken neden bende yazmayim diye dusundum. Ofiste tek basima oturup, Friends'i tekrar tekrar izlemekten baska seylerinde olmasi gerektigine karar verdim. Aklimdan bir suru dusunceler akip gecmekte sanirsam bunlar ilk defa blog kullanicisi olmanin verdigi acemilikle ilgili olan seyler. Saat daha erken 9:19 a.m. Aklimda su an dusunce ise siyah ojelerimi artik cikarmalimiyim yoksa biraz daha boyle mi gezmeliyim. Bence biraz daha boyle gezmeliyim. Hadi bakalim ilk seferlik bu kadar olsun.

Bu seferlik bu kadar olan yazim gun bitimine dogru icimden gelen yogun bir istek ile tekrardan yazmaya donustu. Super Kahramanimin dedigine gore bu sene kar mevsimi yavastan kapanio gibiymis ama bu haksizlik, kim vericek simdi benim 50 centimi, bunu kim anlar simdi tabikide super kahramanim, saka bi yana ben daha dogru durust kayamadim bile, ben bir daha daga cikmadan kar sezonu kapanamaz...

Yada bir an once bu dag mevzusu kapansada ne zaman denize gidicem konusu gundemde olsa.
Bu aralar gene ofiste tek basimayim cunku Madame Butterfly'imizin cani sikkin bu aralar cok gorusemiyoruz kendisiyle.