30 Mart 2010 Salı

Sometimes, Parfois, Alguna vez, Bazen

Bazen sadece haklısın demekten başka birşeyim olmuyor elimde
Bazen benim de bencillik yapma vaktim tutuyor, genelde ben yanlış zamanlarda yapıyorum
Bazen derdim kendimden büyük oluyor
Bazen içim içime sığmıyor
Bazen ise kaçıp saklanmak istiyorum
Bazen herkesin içinde olmak
Bazen ağlamak, bazense nedensizce gülmek istiyorum
Bazen ise sadece susmak
Bazen sadece gözlerimle konuşmak
Bazen ise sadece konuşmak istiyorum herşeyden
Bazen ise her telden çalmak istiyorum
Bazen üzüyor
Bazen üzülüyor
Bazen seviyor
Bazen ise seviliyorum

29 Mart 2010 Pazartesi

Sometimes I feel Like Throwing My Hands Up in the Air

Gün güneşli insanlar neşeli durumları geldi bana, havanın güneşli olması bu kadar mı iyi gelir insana bu kadar mı mutlu eder.

Harika müzik cdlerim oldu sürekli onları dinliyorum, çok rahatlatıyorlar beni ve mutlu ediyorlar, geçen hafta acayip güzel geçti, sürekli dışardaydım ve gezdim, sinemaya gittim, yemek yedim, dükkanlara bakındım, şarkı söyledim, dans ettim, içki içtim kısacası çok eğlendim.

Bir değişim var hayatımda ve ben bu değişimi seviyorum.... Farkında olmadan ne kadar çok insanın hayatına dokunduğumu ve değiştirdiğimi farkediyorum, olumlu değişiklikler olmuş, bunlar beni memnun ediyor. Kendime haksızlık ettiğimi gösteriyorlar bana, ben onlara, onlarda bana yol gösteriyorlar.

Şu sıralar neye gıcık oluyorum;
1- Sinyal kullanmayan bay&bayan sürücülere (o kol orda süs olsun diye konmamış kullanın)
2- Sarhoş olmadığım halde sen kafayı mı buldun diyenlere
3- Nerde nasıl eğlenileceğini bilmeyenlere
4- Herhangi birşey vermeden almaya çalışanlara
5-Gerçekten zeki olduklarını sanan ahmaklara
6-Vicdanını rahatlattıklarını sananlara

Şu sıralar nelere mutlu oluyorum;
1- Lo&Loud'da kahve içmeye (lezzetli kahveleri var)
2- Jazz Chill Cd'mi dinlemeye
3- Tunalı D&R'da gezinmeye
4- Bahar çiçeklerinin resimlerini çekmeye
5- Arkadaşlarımla içki içmeye
6- Kendim olmaya
7- Flamingo Pastanesinden dondurma yemeye (MySis sensiz aynı değil tadı)
8- Yeni açılan mekanları keşfetmeye
9- Gelecek için basit ama keyifli planlar yapmaya (haftasonu hayvanat bahçesine gitmek, yada parkta güneşte oturup çekirdek çitlemek gelene geçene bakmak)
10- Sinemaya gitmek

Beni mutlu eden şeylerin sayısı sevmediklerimden fazla olduğuna göre şu sıralar mutlu bir hayat yaşıyorum...

23 Mart 2010 Salı

Summer is officially on...

Benim için yaz 21 Mart ertesinde resmi olarak başlar gündüzle gece eşitlendimi, 22 Mart artık bir yaz günüdür. Ofiste pencere açık kalabilir, kuş sesleri duyulur bahar çiçekleri açmıştır.

Bahar temizliği yapılır, ilk temizliği gönlümde yaptım, sonra facebook sayfamda tüm wall'ımı temizledim, sonra ofiste artık neredeyse ağzımızdan çıkıcak olan dosyaları, Yapı işleri müdürlüğünün bize verdiği yetki ile yukarıda bir depoya koyduk, sandık ki biz rahatlıyacaz yokhh cıkhhh olmadı, bir tur daha çıkarmamız lazım bizim dosyaları depoya. Rafların 10 senelik tozları silindi, 10 senelik kağıtlar çöpü boyladı. Rahatladık biraz.

Dün akşam, sevgili Yeşil ile birlikte çok keyifli bir gece geçirdik. Önce Quick China'da yemek yedik çok lezzetli Margaritalar içtik, hatta dayanamadık iki kadeh içtik sonra Yeşil'in arkadaşları ile SPR'eye geçtik.

Spora geçen haftadan beri ara verdim, kendimi suçlu hissediyorum, dün gitmedim, çarşamba Duygu'nun doğum günü var gene dışardayım Allam sen cuma gitmeme mani olma.

Nisan'ın ikinci haftasıda izmir'e gidebilirim belli olmaz, ohh mis valla. Hadi bakalım Leylekleri havada gördüm seyahat sezonu başladı.

Bu arada şu İtalik'i çok merak etmeye başladım, orayada bir çıkarma yapmayı planlıyorum.

I say jump you say how high

Hafta sonu İstanbul'daydım çok eğlendim çok mutluydum. Yasom, Deniz Kuşum hep beraberdik uzun zamandır görmüyordum kendilerini.

Cumartesi günümüz Avrupa Yakasına ayrıldı, heryerini gezdik bol bol yürüdük, hava çok güzeldi, karşıya geçerken deniz foşur foşurdu motorun arkasından, hatta tam Yaso'ya insan yaşadığını hissediyor diyordumki, foş üstüme su geldi tam anlamıyla yaşadığımı hissettim. Akşam BiBuçuk'ta yemek yedik kesinlikle tavsiye ederim kendimi mutlu ve huzurlu hissettiğim ender yerlerden birisiydi. Bazı restoranlar benim için huzurlu oluyor kendimi iyi hissediyorum BiBuçuk bana bunu hissettirdi garsonlarda çok nazik ve ilgililer yanlız cumartesi akşamı "walk-in" olunca yer sorunu olabiliyor ben rezervasyon yaptırılmasını öneririm. Atlas pasajına girmeden olmazdı, bir şal ve yüzükle Atlas Pasajını kapadım.

Pazar günü Deniz Kuşumda bize katıldı Cadde Bostan Sahil ve Cadde yaptık, sonra tekrar eve dönüş çantamı kapadım, hoop kendimi tekrar Ankara otobüsünde buldum.

Bu arada İstanbul'a gelirkenki internet bağlantısı ve dönerkenki internet bağlantısı arasında bayağı fark vardı. Yanlız Varan'da yemek servisini neden kaldırmışlar anlayamadım. Muavine dedim sen bana bir sandviç daha ver.

Offf çok güzeldi deniz kokusunu doya doya içime çektim, Ortaköy'de kumpir yemeğide unutmadık tabikide, yapılması gereken herşeyi yaptık.

10 Mart 2010 Çarşamba

İsyan ediyorum yaa...

İsyanlardayım kimse ellemesin beni uzun zamandır beklediğim Alice in Wonderland nihayetinde vizyona girdi fakat oda nesi Türkçe dublajlı... Parmağımı basıyorum birkaç noktaya. Öncelikle neden her sinemada oynamıyor, ne biliyim Panora, Gordion, Bilkent gibi. Neden orijinal bildiğimiz anam babam usülü Türkçe altyazılı versiyonu yok. Vede hangi aklı selim insan bir Tim Burton filminin çocuk filmi olabileceğini sanmıştır. Hadi diyelim sen Tim Burton kim bilmiyorsun, yani filmi satın almışsın dublajlıyorsunuz ee hiç mi izlerken "bi dakka ya, bu çocuk filmi değilki" demediniz. Bu ne kendini bilmezliktir, çok isyanlardayım, yetkili merci kimse söyleyin yazı yazıcam. Vercem veriştircem. Böyle bir heves internetten gördükki Armada da orijinalmiş, kalktık gittik oda nesi, türkçe. Girmedim valla geri döndüm. Ben böyle zulüm böyle salaklık görmedim.

Bir gönlümce "You're all late for tea" izleyemedim yada "I need a pig here" ufffffffffff gelmeyin üstüme...

2 Mart 2010 Salı

1 Mart 2010 Pazartesi

Don't Go Breaking My Heart, from Elton John& Kiki Dee

Demişki bir zamanlar Grace Kelly, The Country Girl filminde 1954 yılında "The last time we talked, Mr. Dodd, you reduced me to tears. I promise you, it won't happen again." Sonra favori ismim Mika, onu Grace Kelly şarkısına koymuş ki şu aralar kafamda sürekli dönüp duran tek şarkı sabah akşam dinlediğim, haydi ne duruyorsunuz sizde dinleyin. Bide eskilerden başlıkta yazmış olduğum Don't go Breaking My Heart'ı dinleyin....

Şu aralar kalp kırıklıkları yaşayanlar varsa iyi gelir, bide gene favorim Mika'dan "Relax, Take it Easy" uff çok güzel. Sesi açaraktan dinleyin.