29 Aralık 2009 Salı

What the heck.. 1hrs45min delay...

Daha dün "off to New York" diyerekten ayrıldım fakat bende böyle özel birşey var ne zaman uçağa bincek olsam mutlaka ama mutlaka rötar olur. Şimdi evvelcağızım ankaradan 7:30'da kalkacak olan uçağımı bi saat erkene alıyım dedim koştur koştur olmayım diye, neyse bindim 6:15'te kalkacak uçak, 7'ye 10 kala havalandı, 45 dakika uçakta bekledik, neyse geldim ben hemen geçeyim dedim pasaport kontrolunden oda neee bi baktımki New york uçağında 1hrs45min delay yazmışlar nasıllll yaaaaaaaaaa ben 10:30da gidiyordum. Hadi dedim şöyle sindire sindire duty free'lere bakıyım yaklaşık bir üç kez baktıktan sonra çokk sıkıldım çokk tak etti canıma. Bende dedim World Card dünyasının faydalarından yararlanayım. Aşağıya lounge'a indim bu arada dedikodu size Ali Sunal ve sevgilisi adını unuttum şimdi Yaprak Dökümünde Leyla'yı oynayan kızda burdalar...

Flash dedi kodu haberi Ali Sunal sevgilisisyle Atatürk Havaalanında kahvaltı etmeden önce internete girerken görüldüler..

Hadi ben açık büfeye gidiyorum....

See you...

28 Aralık 2009 Pazartesi

Till sun rise...

Bugün 28 aralık pazartesi, 24 yaşıma bir gün kaldı, yarın sabah "Big Apple"'a uçuyorum, bir sürü duyguyu aynı anda yaşadığımdan dolayı aslında hiç bir duygu hissetmiyorum. Pasaport, bilet bavul, istanbula iniş, rötar olursa dış hatlara depar süresi, pasaport kuyruğu, boarding saati. Endişe, merak, heyecan, korku, tedirginlik, mutluluk hepsi var. En çok özlem var ama, sevdiklerime duyduğum özlem.

Bugün ofiste kattaki çalışma arkadaşlarımızla birlikte kendi aramızda yapılan yılbaşı partisi(günü vardı) içine giremediğim bir dünya hala o benim için. Evli ve çocuklu olduğum zaman içine tam girebileceğim bir dünya. Yani daha çok var giriş biletini almaya...

İlk hediyelerim geldi, Hande Hanım ofise üstünde mum yanan ekler pastası ile girdi ayy bir duygulandım anlatamam... Duygu'da geçen gün online check-in için gezindiğimde karşıma çıkan special happy meal uygulamasını THY'ye telefon açıp sormuş, çok şekersin sen... Bu uygulamada uçuştan 24 saat önce haber verildiği takdirde özel (yıl dönümü, doğum günü) gün için pasta geliyor.

Uçakta okumak için sevgili Yeşil'in hediyesi olan Coelho'dan Portobello Cadısını götürüyorum. Yemeklerde alkol alıp uçuş süresinin belli bir bölümünde uyumak istiyorum. Heycanımı bastırmak istiyorum, ingilizceyi bir anda unutmak istemiyorum...

Kısa bir süre için sizlere "off to New York" diyorum :)

22 Aralık 2009 Salı

Günlerdir yazmak için bir iti güç bekliyorum. Fakat daha böyle beklersem çok beklerim gibime geliyor.

Big Apple'a gitmeye çok az kaldı, uçakta okumak için iki kitap aldım. Gülse Birsel'in yeni kitabı
"Velevki Ciddiyim" vede Dan Brown'dan "Kayıp Sembol", sizinde varmıdır böyle, gözünüz kapalı güvendiğiniz ve çıkar çıkmaz hemen aldığınız dinlemek için sabırsızlandığınız biri, benim var.. belki size garip gelicek ama benimki; Candan Erçetin. Yeni albümünü aldım hemen arabada dinlemek üzere koydum. Çok büyük bir heyecanla daha ilk dinlemeden sözlerini ezberlemek için çalıştım. Çok muhteşem diyemem ama güzel tam bir "kırık kalpler durağı" albümü, albüm adına çok uyuyor. Ben en çok 1,2 ve 5. şarkıları sevdim. Özellikle ikinci şarkıyı ve beşi tavsiye ederim.

Kimse inanmıyor fakat dün işten çıkarken kar yağıyordu, yola çıktım kar durdu. Kimseleri inandıramadım.

Bugün güneşli bir gün, seviyorum güneşi.

Şu Avatar filmi kafamı karıştırıyor, aslında gitmek istemediğim bir film fakat herkes okadar çok "harika, muhteşem" diyorki sadece meraktan bakalım herkes doğru mu söylüyor diye gideceğim o filme, 3D tadında. Fakat dublaja gitmem, orijinal izlerim :)

16 Aralık 2009 Çarşamba

N'importe quoi, N'importe qui


Annem anlatır eskiden, ilk ve ortaokul dönemlerimde, sömestir tatilinde başlarmışım ne zaman yaz gelicek, tatile gideceğiz diye, o günlere döndüm. Güneşin olmadığı bir yerde yaşamak bana şu an imkansız geliyor, bu sabah kalktığımda hava karanlık, siyah çok sevimsizdi. Kış geldikçe bende göçmen kuşlar misali güneye gitmek istiyorum. Kış benim için, kar, çamur, siyah, kat kat giysi, sevimsiz, kötü demek. Sadece kar yağarken havada bir huzur vardır onu severim, sonra o kar buz olur kalkmaz yerden bir türlü....Yemek yerken bile bakıyorum, kışın renkli giyinen yok herkes siyah, füme, gri giyiyor.

Ama yazın öylemi, tiril tiril püfür püfür giyinirsin, eğer üşürsen üstüne birşey alman yeter, hava erken kararmaz, kalktığında güneş vardır, pencereyi açarsın yeni kesilmiş çim kokusunu içine çekersin. Ne giycem derdi yaşamazsın.. Herkes rengarenktir, tatilden dönenlerde hafif bir bronzluk hakimdir. Makyaj yapmaya sivilceleri kapamaya gerek yoktur, çünkü deniz ve güneş çoktan onları halletmiştir, mutlusundur.....(Photo by James Geer, yukardaki )

Valla yaz gelsin istiyorum Summer Holiday yapmak istiyorum, tabi yıllık iznimden sadece 7 günün geriye kaldığını düşünürsek elimizde avucumuzdakinin değerini bileceğiz.

Bugün ofiste otururkene, öylesine resimlere bakmak geldi içimde Google'a işte basit basit "loneliness, happiness, love, summer," gibi kelimeler yazarken en güzel resimlerin "loneliness" başlığı altında çıktığını fark ettim. (Photo from fiftysomenthingwomen..........) Fakat yandaki resim nedense bana kesinlikle yanlızlığı çağrıştırmıyor. Bu resme bakınca daha farklı şeyler düşünüyorum.

Birde şu resmi çok sevdim bence kesinlikle mutluluk.....


14 Aralık 2009 Pazartesi

Yeni yıl listem, Ce que je veux pour la Nouvelle Année

İstiyorum bunları..... ayakkabılar Nine West

Sonra hayatımın bir döneminde Hérmes çanta istiyorum




birde bunlar beğendim Balanciaga Day Pommier-envelope



bideee netbookum varrrrrr :)


Birkaç gündür gene birşeyleri sorgulama durumundayım. Bu seferde aslında gerçekten yapmak istediğim mesleğin ne olduğunu düşünüyordum, ve artık kesin kararlıyım veteriner olmak istiyordum ben. ÖSS illetinde biraz daha gayretli olsaydım şimdi, veteriner hekim olmuştum bile zaten fransızca hazırlık yüzünden 5 sene okudum.
Şimdi bunu neden yazıyorum, veteriner olmak isterdim dediğim herkes abartmıyorum herkes ailem de dahil ilk verdikleri tepki inek mi doğurtucaksın! Bazen bana olur hazırlıksız yakalanınca ne diyeceğimi bilemem. Okumuş yazmış insanların böyle tepki vermesi çok şaşırtıyor beni, evet gerekiyorsa inekde doğurtucam, koyunda..

11 Aralık 2009 Cuma

Zurnaa

Sizde mi zurnanın zırt dediği yerdesiniz.....

likethesunshine nerdesin?

-Zurnanın zırt dediği yerde!

Uçan, Kuşlar Martılar.....

Nedir bu "uçan kuşlar martılar..." neden yazdımm, efenim bu benim dövmemin şarkısı.. Aslında değil, fakat tam onun için yazılmış (bence)

-likethesunhine neden uçan kuşlar yaptırdın omuzuna? (Haaa birde en sevdiğim ikinci soru neden 12 taneler) , çünkü her aya bir tane kuş oldu mu?

-Çünkü uçan kuşlar martılar, yeşil tatlı bir bahar gülen şen sevdalılar vardı.....

10 Aralık 2009 Perşembe

Yukarda yeni ofis, tam bir devlet dairesi modeli...Bir demirden dosya dolabımız eksik, ha birde daktilo..

Taşındık, şöyle yaklaşık bi saat ne telefon ne internet vardı. Napıcam oldum....

Do I look like I care....
Bugün geçici bir süreliğine ikinci kata taşınıyoruz ofis olarak, taşınma sırasında farkett(tik ki)imki hayatım aslında sadece bir A4 fotokopi kağıt kutusu kadarmış. Tüm özel eşyalarım sadece bir kutu kadar. Kutular elimizde ofisimden çıkarken arkama baktım, bir hafta boyunca ikinci kattayız artık.

Taşınma konularını sevmiyorum, çünkü herkes kendi işini yapmıyorsa mutlaka bir yerde tıkanma yaşanıyor, herkese laf anlatmak zor zanaat valla. Yok o benim printerim bu kasaya bağlanacak, hayır o benim ekranım... eee printerları görmüyor bilgisayar, ne port mu yok, nasıl böylemi olcak, hayır olamaz benim işim email ve bilgisayar lazım bana.. hay ben senin gibi zihniyetin....

Mantar panomdan yaptığım resimleri, karikatürlerimide indirdim, mazallah görürler yanlış bir fikre kapılmasınlar sevgili memurlar... bu arada geçen sene gelen denetim ekibi jaluzi(güneşliği) kırıp gittiler nasıl yaptılar hala emin değilim yani, biz daha hiç ellemedik adamlar 1 haftada en altını kırmayı başarmışlardı. Bu arada geçen seneki taşınma sırasında apar topar çıkartıldığımı hatırlatmak ister, beni her defasında kanın beynime hucüm etmesine salık veren insan evladını tenhada kıstırma isteği katlanarak artıyor. Şu an ofisimdeler allam varya dövecem tüm izlediğim karate filmlerini onun üstünde deneyeceğim.

8 Aralık 2009 Salı

Farklının ben olduğum bir yerde olmak....

Bensizliği ben gidince farketmeleri.....

Kimseye değerinde fazla değer vermemek, çok sevmeyeceksin kardeşim şu hayatta, kalırsın öyle dımdızlak, çıplak hissedersin kendini.....

Deniz, kum ve güneş üçlüsü.....(Description of my life)

Sun dried laundries....

Sun dried tomatoes....

Kumdan kaleler....

Puppies...

Yolda yürürken durup geriye bakmak...

Havaalanları.....

Havuç, portakal karışık meyve suyu...

Anneannemin şehriye çorbası...

Rihanna-Russian Roulette....

6 Aralık 2009 Pazar

Havanın giderek soğuduğu günlerden birgündü, kız döndü ve dediki keşke uzaktaykende elimden tutsaydın, belki bu kadar katılaşmazdım. Artık çok geçti kışın soğuk yüzü gösterdi kendini, kızın hayali yok oldu gitti, geç kalınmıştı.... Küçük kibritçi kız(mı) acaba.....


Pazar pazar ben naparım bilenler bilir ilk önce gazetenin İK ekini okurum, gönlüme göre bir iş (eş) ararım; bulamam. Çalışmayı arzu ettiğim firmalar; (istek sırasına göre değildir)
1- Turkish Do&Co*
2- Apple
3-Coca Cola*
4- P&G
5- Coca Cola*
6- Turkish D0&Co*

*yok yok kasıtlı iki kere yazdım......40 kere söyleyince olurmuş derler:)

Bi kahve yapan olsada içsem fal baksak. muhabbet etsek akşam olsa hafif bişiler içsek keyiflensek.

Yağmur var ankarada....domuz gribi var ankarada... want to be in paradise where nothing goes wrong.....

I DREAM NO MORE..... I TALK NO MORE.... ENJOY THE SILENCE...UNCOMFORTABLE SILENCE CAN BE SO LOUD.....

4 Aralık 2009 Cuma

Cotton Candy Sky

Geçen gün ofisimdeyken yakaladığım a type of vanilla sky görüntüsü banada daha çok cotton candy sky görüntüsü ve hissi veriyor. (Bu arada fotoğrafta oynama yoktur, o pembelik doğal evladım) saat böyle 4:30 sularındaydı makineyi kaptığım gibi pencereyi açtım ve bu kareleri çektim.




3 Aralık 2009 Perşembe

Yazma Hevesi

Bugün gün güzel başladı erken saatte uyandırma görevimi yerine getirdim oda saolsun yanlış numara vermiş başkasınıda uyandırdım, gözler yarı kapalı ofise geldi, kutsal emanet fotoğraf makinesinide verdik işe koyuldu. Fransızcamın hala işe yaradığını hatta basic french1 dersine göre ne kadar ilerde olduğunu görmemi sağladı.

Hava soğudu rüzgar çıktı valla kemiklerime kadar üşüdüm. Pazartesiden beri midem çok rahatsız düzelemedi, hangi ağrının daha kötü olduğunu bilemedim migren mi yoksa migren geçsin diye alınan apranax fortunun mide kıyıcı ağrısı mı? her ikiside parol lazım bana....pazartesi gecesi 2 kez kalktım ağrı yüzünden,dolandım durdum, salı günü ağrı tüm gün sürdü hatta ofiste moralimin bozuk olmasına yorulda halbuki sadece midem ağrıyordu moralim yerindeydi, çarşamba yemek yedirtmedi, bugün perşembe artık yeter.....

Sağlık sorunlarımla ilgili yeterli bilgiden sonra, başlığı yazma nedenim. Fark ettimki resimsiz sadece bir blog yazarıyım hatta bloğuma sadece ofisteyken yazdığımı fark ettim. Resimde koymuyorum üstelik, acaba okunma oranım bloğumdaki az resimle doğru orantıda olabilir mi?

Bugün bloğa adadım kendimi izlediğim tüm blogların her yazısını okudum hatta bir tanesi beni çok güldürdü uzun zamandır böyle gülmemiştim "Bir çorabın hikayesi" (anladın sen kim olduğunu)

Hayır Osman; Twitter'e girmeyeceğim, en azından belli bir süre, aramayın beni orda.
Vous aurez envie de partager des moments d'intimité avec vos amis comme avec votre nouveau partenaire amoureux. Soyez heureuse dans votre vie quoi que vous fassiez! dit mon horoscope quotidien d'aujourd'hui....