14 Ekim 2010 Perşembe

On Melancholy Hill

Zaman çok hızlı geçiyor.... Ben hiçbir zaman kuaförde saatlerce oturup saç yaptırabilen veya dükkan dükkan geziü tüm günümü alışverişe verebilen biri olmadım. Belkide olmalıydım.....
Fön çektirme düşüncesi bile beni gerer bazen veya alışverişe çıkma fikri psikolojimi bozar.
Ben isterimki hemen saçım olsun, alışveriştede mağazaya giriyim çıkıyım. Ay onu dene bunu dene beni çok zorluyor.

Geçen haftasonu tam tersine acayip kendime yönelik bir hafta sonu geçirdim. Önce lazere gittim (evet hayatımın yatırımına başladım) pazar günüde L'occitane'a ücretsiz cilt bakımına gittim ay nasıl güzel nasıl memnun kaldım anlatamam size.... Tabi hemen bir kaç L'occitane ürünü aldım, sonra keşke L'occitane'da çalışsam dedim ne güzel sürekli ürünleri alırım denerim ohh mis dedim içimden.

Cilt bakımından sonra nasıl mutlu ve huzurlu oldum anlatama size, bence herkes yaptırmalı bir zaman. Hatta bir sonraki cilt bakımını anneme aldım onu götürcem.

Yanlız bu kendime yönelik olan hafta sonu daha aslına daha fazla kendime yönelmek istediğimi hatırlattı bana...

Sonra hafta sonu Panora'ya gittik, Timboo'da yemek yedik, yaa orda limonata içtim ne şeker kavanoz bardakları var oranın öyle.... Çok doyduk çok..

Sonra ben pazartesi günü spora başladım.....

Asıl haberler benim iş durumumda bu yeni patronum sanırım benden memnun... Ofis 2.kata taşınıcak, kapı, parke ve ofis renk seçimini fakülte sekreterimiz ile bana bıraktı..... Kafa patlatıp renk kombinleri bulduk.. ve Budizmin rengi olan turuncu renkte karar kıldık... Canlı olsun diye....

Ankara'da havalar o kadar güzelki içim yaşam sevinciyle doluyor her sabah!!!!! Çok severim yağmur çamur......

Neden bilinmez canım "Great Getsby"yi okumak istiyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder