25 Nisan 2011 Pazartesi

Binlerce binlerce..

Kafamda binlerce binlerce farklı kimi hızlı hızlı dolaşan kimi süzüm süzüm süzülen düşünceler var. İlk olarak pazar günü girdiğim Ales sınavı. Ben çok bıktım artık bu Ösym'den. Biride çıkıp tamam artık yeter hadi dağılın demiyor, hataları örtpas ediliyor, bir çok gencin hayatıyla oynanıyor. Hazirandaki sınavlarda bu çocuklar eminim şifre arayacaklar. Sınava kolye, küpe kalem almıyor adamlar, sınav sonrasında yok şifre yok yanlış basılmış sorularla ortaya çıkıyorlar. Bu insanların yok mu sınava giren akrabaları falan, bazı şeyleri anlamaları için illa bir tanıdıklarının madur olması mı lazım. Yazık gerçekten çok yazık. Kendilerine bir dev aynasından baksınlar.
 
 Bu sınav konularında uzun uzun konuşabilirim. Ama herkes yeterince konuşuyor bu konuyu.
 
Geçen hafta gene vicdanımla yüzleştim, çok derin bir muhabbet oldu... İlk başlarda sohbet sonrasında ağlamaklı çıkardım vicdanımın yanından artık daha kontrollu çıkıyorum. İş yerinde geçen hafta yaşadığım küçük bir olay beni etkiledi. Hem yaşına hemde iş yerindeki kimliğine yakıştıramadığım bir olaydı. Onun üzerine konuştuk, artık benimde harekete geçmem gerektiğinden bahsetti. Zamanında bazı şeyleri neden söyleyemediğim üzerinede ahkam kesti... Seviyorum vicdanımı.

Okulun bitmesine az kaldı, mezuniyet zamanı benim işlerim artıyor. Birde yeni kayıt dönemi başımı kaşıyacak vaktim olmuyor. Keşke bende öğrenci olsaydım, dersten çıkıp derse girseydim, ödev final sunum üçgeninde yaşasaydım. Yaz tatili geliyor diye sevinseydim. Ama ben onları çok uzun zaman önce kaybettim, şimdi başka şeylerin peşinden koşuyorum, hayatın acımasızlığını yaşıyorum, güvenli arkadaş ortamından vahşi iş yaşamının tadına varıyorum. Eğiliyorum ama kırılmıyorum. Boş vermeyi, insanlara gereksiz yere değer vermemeyi öğreniyorum, hata yapıp hatalarımdan ders alıyorum, daha önce yapmam gereken ama yapmadığım, hayatımdan bazı insanları çıkarıyorum.
 
Dün bir yazı okudum gazetede, insanlar acılarının verdiği etkiyle kendileri için birşeyler yapıyorlar, örnek olarak saçlarını kestirmek, spora başlamak  gibi. Neden acıdan dolayı yapmaya başlanmalıki, insan kendisi için mutlu olmak için yapmalı. Bunun üzerine düşündüm, haklı... Sonra dedimki sen kendin için ne yaptın? Bireysel farkındalık önemli.
 
İşten çıkmama dakikalar kalmışken şu an bana mutluluk veren pazartesi iş gününün sonuna gelmek. 1'i gitti kaldı 4'ü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder