10 Ocak 2010 Pazar

Back from Big Apple Part I

Eveett.... Geri döndüm gitmek ne kadar heyecan ve mutluluk verdiyse geri dönüş ise bir o kadar hüzün verdi, giderken 11 saat geçmek bilmedi kafamda sorular pasaport kontrolu falan filan dönerken ise uçakta izlemiş olduğum bir japon ve bir hint aşk filmininde verdiği hüzünle dökülen tek tük göz yaşı. Tam 10 gün kaldım ne çok ne de az bir zaman.. aslında az. Tanımak bilmek görmek ve gezmek için. Fakat o 10 günde kendime olan güvenim geldi, meğersem biz burda çok koyun gibi yaşıyoruz kim ne giyiyor saçı nasıl sorularına gereğinden çok önem veriyoruz. Şimdi kendime okul arıyorum tekrar geri dönebilmek için sponsorum olabilirsiniz.. Büyük şirketler sözüm size, advertasizing sürekli gelişen bir sektör hem reklamın iyisi kötü olmaz siz bana destek çıkın ben sizin adınızı amerikaya taşıyayım..

New York'a yaklaşık 3 saat kadar bir rötarla indim, pasaport kontrolu çok rahattı önümdeki ailenin 10 parmağınında izini alırken ben sadece 4 tanesini vermekle yetimdim işte o anda New York beni sevdi bende onu, bavullarım zaten beni bekliyordu kapıdan çıktığımda ise Süper Kahramanım ve MySis kapıda beni bekliyorlardı hayatımda ki en güzel karşılamaydı, ağzım açık bir şekilde yürümeye devam ettim. Yanımda Süper Kahramanın ve MySis bundan güzel hayat olabilir mi...(retorik bir soru)

Evimize geldik çok şeker tipik amerikan evlerinden hani yazın merdivenlerine oturur insanlar saçları örgülü zenci kızlar ip atlarlarya işte ondan... Hemen bir üstümüzü değiştirip Times'a gittik, etrafa bakmaya vaktimiz yok koştur koştur yürümekten. Yüce'yle buluştuk sohbet muhabbet ordan meksika restoranına, kafam kadar bardaktan margarita içmeye nede olsa doğum günüm sevdiklerim yanımda sonra evimize geri döndük uyumaya ertesi gün outlet günü..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder