21 Mayıs 2010 Cuma

When History Begins to Re-Write Itself...

Yeni yerimde bir haftayı kazasız belasız tamamladım, komik günlerimde geçiyor sakin günlerimde, ya da bir anda masanım üstünde 500 tane kağıdın olduğu günlerde, azizim bu mühendisler kendi meramlarını anlatmaktan aciz insanlar, çok güldürüyorlar beni (aslında acınıcak durumları) ahahaha neyse bel altı vurmayım daha fazla............

Bugün Mr. Wayfarer'ın doğum günü (şimdi bunu okuyanlar bir an düşünüp "Wayfarer" ne diyecekler ama biliyorum ki MySis hemen anlar bide Mr. Wayfarer :) ) kocaman adam oldu ama hala ufak bir adam..... Akşam yemeğe gidiyoruz.

Geçen akşam yengemde kaldım en güzel akşamlarından birini geçirdim yine, yengem ve ben :) Neredeyse tüm yemek boyunca hiç sustuğumuz bir an olmadı, evet yemeğe gittik yenge yiğen....
Mr. Wayfarer'dan bahsettik ben konuştum o dinledi, ben sordum o yanıtladı, eğer ben okulun gazetesinde Yayın Yönetmeni Yardımcısı olmasaydım onun yerine Elle yada Vogue'da olsaydım, yengemde meşhur biri olsaydı, yada ben yayın yönetmeni yardımcılığı "force"umu kullansaydım yengemide dergiye çıkarırdım çokda güzel bir röpörtaj olurdu, evet okunurdum...Resimlerde çeker koyardık çok güzel olurdu.....

Hatta bir sonraki sayıyada annemi koyardım, başarı kadınlar derdim, sonra okuyucalardan mektuplar gelirdi (zaten mektupta gelmezdi e-mail atarlardı), başarılı demek illa iş anlamında başarılı olmak demek değil bence?

Neyse nerden geldiyse üstüme bu dergi editörlüğü havası.....

Ofise yıllık izin formları geldi, bu formlar resmi olarak, işler bitiyor demek benim için....Yada tam tersi... Benim yeni görevim olan meramlarını anlatamayan M.S, ve PhD öğrencilerine mezuniyet yazısı yazmak demek, aslında yazmayacağım onlara mezuniyet yazısı, bir dönemde "Advanced Communication Skills" dersi vericem... Bu ne kardeşim, ses tonu nasıl kullanılırdan başlayarak....

Yukarı kata çıkalı bir hafta oldu şimdiden öğlen yemek yermiyiz beraber diye iki farklı gruptan teklif aldım ve sadece beni bir haftadır tanıyorlar, asıl yerimde nerdeyse evet 2 sene (iki sene), hem yazıyla hem rakamla, oldu ben böyle bir teklif almadım..... Ne kadar neşeli olduğum, sürekli güldüğümden bahsediliyor, giydiğim kıyafetler baştan aşağı süzülmüyor (en azından bu yapılsa bile bana kesinlikle hissettirilmiyor) şu an için sevdim.. Belki haftayada buradan ne kadar nefret ettiğimi yazarım.........

Bunları yazarken, buzlu kahvemi yudumluyordum, pencereden baktım, hava kapalıydı ama canını sıkma dedi bulutlar, huzurluydum.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder